ARA
SORULARLA İSLAMİYET / SESLİ
Sual: Sünneti değiştirmekte mahzur var mıdır? Mesela tesbihi 33 yerine, daha fazla sevap olsun diye 44 olarak çeksek mahzuru olur mu? Sakalı bir tutam yerine bir veya iki karış uzatsak veya çok kısa yapsak bir mahzuru olur mu?
CEVAP
Peygamber efendimizin yaptığı işlere sünnet denir. Hatta birisini bir şey yaparken görüp de bir şey demediği işlere de sünnet denir. Peygamber efendimiz bu yaptıklarını ya ibadet olarak veya âdet olarak yapardı. Âdet olarak yaptıklarına sünnet-i zevâid denir. Uzun entari giymesi, saçlarını uzatması veya kısaltması, sakal bırakması gibi. Bir kimse, (Peygamberimiz, kadınlar gibi entari, uzun gömlek giyermiş) diyerek alay etse, imanı gider. Yahut sakalı beğenmeyen veya sünnete uygun sakalı olana çember sakallı, top sakallı diye hakaret eden kâfir olur. Çünkü Peygamber efendimizin yaptığı işleri yani sünnetini, beğenmemiş olur. Halbuki Allahü teâlânın bütün insanların en üstünü olarak yarattığı ve âlemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamberini beğenmemek, Allah’ı beğenmemek olur. (Niye böyle Peygamber gönderdin) demek olur. Allah’ı beğenmeyenin de kâfir olacağı pek açıktır. Kur'an-ı kerimde, Peygamber efendimizin emrettiğini yapmak, yasakladığından kaçmak gerektiği bildiriliyor. (Haşr 7)

İbadete ait hükümler zamanla değişmez. İbadetleri değiştirmek, dini değiştirmek olur, dinsizlik olur. Bir kâfir, bir söz ile [kelime-i şehadet getirerek] Müslüman olur. Bir Müslüman da küfre düşürücü bir söz ile kâfir olur. Dinimizin herhangi bir hükmünü beğenmeyen, mesela, (tesettür lüzumsuzdur) diyenin imanı gider. Resulullah efendimize uymanın önemi büyüktür. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]

Peygamber efendimiz de aynı mealde buyuruyor ki:
(Bana itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur, bana isyan eden de Allah’a isyan etmiş olur.) [Buhari]

Kur'an-ı kerimde, Resulullaha itaatin Allah’a itaat olduğu, Ona isyan edenin Allah’a isyan etmiş olduğu bildirilmekte, (Allah’a ve Resulüne itaat), (Allah ve Resulüne isyan) ifadeleri çok yerde geçmektedir. (Nisa 13-14)

Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Sünnetimden yüz çeviren benden değildir.) [Müslim]

(Bir bid'at çıkarılınca, bir sünnet kalkmış olur.) [İ.Ahmed]

İbadet maksadı ile dine bir şey ilave etmek bid'attir, büyük günahtır. Dinimiz noksan değildir. Hâşâ Allahü teâlâ veya Peygamber efendimiz dinde bir şeyi eksik bırakmış da, daha iyisini biz mi yapacağız? İbadete bid'at karıştırmak, Allahü teâlânın bildirdiği dinde noksanlık bulmak, koyduğu hükümleri beğenmemek, dini değiştirmek olur. Mesela akşam namazının farzını 3 rekat yerine, daha fazla ibadet edeyim diye 4 rekat kılmak bid'attir. 3 yerine de geçmez, namaz hiç kabul olmaz. Tesbihleri 33 yerine, çok sevap olsun diye 40 defa veya daha fazla çekmek bid'at olur. Hiç tesbih çekilmese günah olmaz. Fakat sünnet sevabından mahrum kalınmış olur.

Bir din kitabını tahkir etmek, İslam âlimlerinden biri ile alay etmek ve tazim etmemiz emrolunan bir şeyi tahkir etmek, tahkir etmemiz emrolunan bir şeyi tazim etmek küfürdür. Bunları yapan kâfir olur. (Birgivi)

Sakalı sünnet diye kısa bırakmak veya sadece çenede bırakmak bid'at olur, Resulullah efendimizin sakal şekli beğenilmemiş olur. Hadis-i şerifte, (İbadetleri bizim gibi yapmayanlar bizden değildir) buyuruluyor. Namazlardan sonra âyet-el-kürsi okunur. Sonra tesbihler çekilir, ondan sonra dua edilir. Dua ederken salâten tüncina veya başka dualar da okunur. Âyet-el-kürsinin okunduğu yerde salâten tüncinayı okumak sünneti değiştirmek olur, yani bid'attir. Peygamber efendimiz nasıl ibadet etmişse, mezhebimiz bunu nasıl bildirmişse, o şekilde ibadet edilir. (Şunu da yapalım, ötekini de ilave edelim) demek, dinde değişiklik olur. (Hadika)

(Kim dinde olmayan bir şey çıkarırsa merduddur)
hadis-i şerifi gösteriyor ki, dinden olmayan bir itikat, bir söz, bir iş, bir hâl ortaya çıkarılır ve bunun din ve ibadet olduğuna inanılırsa, yahut İslamiyet’in bildirmiş olduklarında, bir fazlalık veya noksanlık yapılırsa ve bunu yapmaktan sevap beklenirse, bu yenilikler, değişiklikler bid'at olur. İslamiyet’e uyulmamış, ona iman edilmemiş olur.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Bugün kalbler kararmış olduğundan, bazı bid'atler güzel görünse de, hepsinden kaçınmak gerekir, kıyamette hepsinin zararlı olduğu anlaşılacaktır. Hadis-i şerifte, (Her bid'at sapıklıktır) buyuruldu. (Müslim)

Din bir bütündür. Bir hükmünü beğenmeyen veya değiştiren kâfir olur. Mesela sünnet olan sakalı da beğenmeyen kâfir olur. Beğendiği halde yapmaz ise kâfir olmaz. Sünneti değiştirirse bid'at ehli olur. [Hadika, Berika, Birgivi Vasiyetnamesi, Mektubat-ı Rabbani]


Emirleri değiştirmek, yapmamaktan daha kötüdür
Sual:
İki kişi var diyelim. Biri dinin emirlerini hiç yapmıyor. Öteki de değiştirip yapıyor. Mesela sabahın farzını üç, akşamın farzını iki rekat olarak kılıyor. Orucu, haccı kendi belirlediği bir mevsimde yapıyor. Sakalı sünnete aykırı olarak, kirli sakal şeklinde bırakıyor. Hiç yapmayana göre eksik veya fazla yapmak daha iyi değil mi? Yahut bunların hangisi iyidir?
CEVAP
Bunların ikisi de kötüdür; fakat emirlerde değişiklik yapmak, hiç yapmamaktan daha kötüdür. Çünkü emri hiç yapmamak haramdır; fakat emri beğenmeyerek değiştirmek küfür olur. Niye böyle emrettin ki, şu şekilde emretmen daha uygun olurdu demeye gelir.

Kasten, sabahın farzı üç, akşamın farzı iki rekat kılınırsa namaz hiç sahih olmaz. Orucu başka ayda tutmak, haccı başka mevsimde yapmak dini değiştirmek olur ve hiç sahih olmaz. Maksat namaz kılmak diyerek, vakitleri girmeden bütün namazlar kılınsa sahih olmaz. Maksat namaz ise eğer, hepsi kılındı, ama bu kılınan namaz olmadı. Hacca, zamanında değil de, herhangi bir mevsimde gidilse hac sahih olmaz. Maksat Kâbe’yi ziyaret ise ziyaret gerçekleşti, ama hac olmadı.

Sakal da böyledir. Resulullah efendimizin emrettiği şekilde bir tutam bırakmayıp kısa bırakmak, sünneti değiştirmek olur. Eğer sünnet beğenilmediğinden böyle yapılıyorsa küfür olur. Sünnet diye yapılırsa bid’at ve haram olur.

Çocuğu eczaneye göndersek, ishal edici bir ilaç al gel desek, o da, ishal önleyici bir ilaç getirse yahut biz ishali önleyici bir ilaç istesek, o da, ishal yapıcı bir ilaç getirse, çocuğa niçin böyle yaptığı sorulunca, (Hiç yapmamaktan iyi değil mi) demesi çok yanlış olmaz mı? Tuvalet kağıdı yerine zımpara kağıdı getiren çocuğa kızınca, (O da kağıt bu da kağıt, bana niye kızıyorsunuz, hiç getirmemekten iyi değil mi) dese, mazur görülür mü?

Emre itaat; emri, bildirilen zamanda ve istenilen miktarda yapmakla olur. Bir emrin fazlası da noksanı da yanlış olabilir. Bazen işin bildirilen zamanda yapılması önemlidir. Daha önce veya daha sonra yapılması mahzurlu olabilir. Bize göre daha iyi sanılan şekil, emri verene göre yanlış olabilir. Bunu da ancak emri veren bilir. Bize düşen emre aynen uymaktır. Daha iyisini yapmak için geciktirmek veya bazı ilaveler yapmak yanlış olur.

Çocuğa, (Benim selamımı söyle, Şifa eczanesinden bir aspirin al gel) dense, o da, daha yakın olan Hayat eczanesine gidip, daha iyisi olan İngiliz aspirininden alıp gelse, daha iyi iş yapmış olmaz. Şifa eczanesinden alıp getirmek, emri verenin isteğidir. Başka eczaneden alıp gelmek çocuğun isteğidir. Çocuk kendi isteğini yapmış oldu. O eczaneden almakta bilmediğimiz bir sebep, bir hikmet olabilir. Sadece (Aspirin getir) denseydi istediği eczaneden alabilirdi. Ama isim vererek Şifa eczanesinden al denince, emre itaat için o eczaneden alıp gelmek gerekirdi. O da eczane, bu da eczane ne fark eder demekle verilen emir değiştirilmiş oldu. Şifa eczanesi demesi lüzumsuzdu diyerek emri vereni bir nevi cahillikle suçlamış da oluyor.

Bütün bunlar gösteriyor ki, dinin bildirdiğine ilave veya çıkarma yapmak dini değiştirmek olur. Dini değiştiren de, Allahü teâlânın emrine uymamış olur.