ARA
Şuan buradasınız: Dini Şiirler Çeşitli nükteler
SORULARLA İSLAMİYET / SESLİ

Besmeleyle başlarız, hayırlı olsun kelâm,
Allaha hamdü senâ, Resûlüne de selâm.

Namaz dinin direği, kul olmanın gereği,
Günahlara kefaret, ibadetin yüreği.

Namaza mani işte, elbette hayır yoktur,
Doğru namaz kılana müjdeler gayet çoktur.

Araç değil amaçtır, İslam’ın binasıdır,
Gözlerin nurudur, kalblerin cilasıdır.

Namaza önem verip doğru dürüst kılmalı,
Yalan yanlış kılmaktan utanıp sıkılmalı.

Namaz kılmayanların kabul olmaz duası,
İyi işler yapsa da, silinmez kalbin pası.

Kişi namaz kılmazsa, imanı sağlam kalmaz,
Kolayca küfre girer, farkında bile olmaz.

Namaz kalbe şifadır, gönülleri şen eder,
Doğru kılındığında, kötülükten men eder.

Namazdır insanı Rabbine bağlayan,
Namazdır ilahi rızayı sağlayan.

Namaz en efdal amel, edası pek çok sevap,
Kabirde nurlu ışık, münker nekire cevap.

Her kim kötülüklerden değil ise selâmet,
Namazını gafletle kıldığına alâmet.

İhlasla namaz kılan, kavuşur her nimete,
Hiç sıkıntı çekmeden, doğru girer Cennete.

Namaz kılarak göster, Mevla’ya itaati,
Fazileti büyüktür kaçırma cemaati!

Oruç sabrın yarısı ateşe perde olur,
Mükâfatı büyüktür oruçlu felâh bulur.

Oruçlunun uykusu bile bir ibâdettir,
Ramazan mümin için ne büyük saadettir.

Buyuruldu ki: (Oruç zekâtıdır bedenin)
Defteri sevap dolar onu edâ edenin.

Sahur yemeklerinin fazileti pek çoktur,
Sahur yemeği için sual ve hesap yoktur.

Bin aydan faziletli, ne kadar kadri yüce!
Sayısız günahkâr kul, affa uğrar bu gece.

On bir ayın sultanı, bize veda ediyor,
İçimiz kan ağlasın, sevab ayı gidiyor.

Çok şükür Rabbimize orucu ettik edâ,
Bugün ayrılıyoruz, yâ ramazan elvedâ.

Ramazan-ı şerifi memnun ederek salan,
Bugün artık sevinsin, orucu kabul olan.

Evde saliha kadın, şüphesiz büyük nimet
Yüce Rabbimizden o, erkeklere emanet
Rabbin emanetine etmeli çok riayet
Çok zarar görür elbet, ona eden hıyanet

Erkek karışır ise, evin içine eğer,
İki cihanda bunun sıkıntısını çeker.

Mümin kadın sultandır onu üzmemek gerek,
Belayı bulur er geç, sultanı üzen erkek,

Dine zarar vermeyen kusuru görmemeli,
Dünya işleri için hanımı yermemeli.

Edepliyse, kusuru öyle kolay görülmez,
Edepsizse iyilik etse değer verilmez.

İstişâre sünnettir, danışan dağı aşar,
Danışmayan zavallı, düz yolda bile şaşar.

Şaşkınlık içindesin, sendeki bu çile ne?
Eğer bin bilsen bile, gel danış bir bilene!

Sapık şeyh çoğaldıkça, zil takıp oynar şeytan,
Kurtulamaz pislikten, rehberi karga olan.

İnsan öfkeli iken, çok yanlış karar verir,
Unutma keskin sirke, küpüne zarar verir.

Sevgi yakınlık ister, kaçan mahrûm kalırmış,
Gözlerden ırak olan, gönülden de olurmuş.

Mazlûm ol, zâlim olma! Üzül de üzen olma!
Mahşerde hesap zordur, ezil de ezen olma!

Kötü cezâsız kalmaz, eden bulur sonunda,
Elbette su testisi kırılır su yolunda.

Allah için sabreden, sıratta atlı olur,
Sabır acı ise de, meyvesi tatlı olur.

Dine hizmet ederken, sıkıntıyı nimet bil!
Herkese nasip olmaz, hizmeti ganîmet bil!

Îmân bir muma benzer, ibâdet ise fener,
Fenersiz olursa mum, gün gelir birden söner.

Kötü arkadaş seni, azdırır, yardan atar.
Bir gün gelir, bakarsın, beş para için satar.

Kalbi kara olana, günahlar kolay gelir,
Kalbi temiz olanlar, günahı zehir bilir.

Soğuk su katmayasın, hiç kimsenin aşına,
Hayır dile komşuna, hayır gele başına.

Zararın neresinden dönülse kârdır elbet.
Henüz nefes alırken, durma hemen tevbe et!

Eden kendine eder, belâyı bulur azan,
Önce kendisi düşer, el için kuyu kazan.

Bilmemek ayıp değil, sormamak ayıp olur,
Ehline soran kişi, hakîkî yolu bulur.

Cam sarayda oturan, rasgele taş atamaz,
Dünyayı fâni bilen, gâilesiz yatamaz.

Dünyadan âhirete, hâlis ameller taşı!
Karıncadan ibret al, yazdan karşılar kışı!

Kim ki öfkeyle kalkar, ahmak nefsine uyar,
İstediğini söyler, istenmeyeni duyar.

İlmihâlini öğren, geçip gidiyor zaman,
(Elbette aldanmıştır, iki günü bir olan.)

Sağlığını düşünen, mideyi az doyursun!
Az yersen az uyursun, çok yersen güç uyursun.

Kötü ile dost olan, umursamaz günahı,
Hak sözü duymaz olur, hatırlamaz Allahı

Pehlivan sayılıyor hasmını yere vuran,
Öfkesini yenenler işte asıl pehlivan...

Kıyâmet yaklaştıkça, güçleşir uymak dine,
Ateş almaya benzer avucunun içine.

Cenâb-ı hak her zaman sabreden kulu sever.
Resûlü buyuruyor: (Sabreden bulur zafer.)

Gafleti bırakmalı, ömür akar su gibi,
Her yerde ve her zaman gözetmeli edebi.

Paraya gönül veren, bürünür sonsuz yasa.
Şifresi unutulur, kilitli kalır kasa.

Hizmet, ganîmet iken, isteme istirahat,
Dünya mihnet yeridir sâlihler etmez rahat.

Cehenneme lâyıktır, Müslümana kin güden,
Elbet sevilir seven, affedilir affeden.

Allah lanet ediyor fitne fesat saçana,
Fertlerin, toplumların arasını açana.

Tedbîr dinin emridir, edilmeli riâyet,
(Deveni sıkı bağla sonra da tevekkül et)

Dünya nimet yeridir, âhiret âşığına,
Ne koyarsan aşına, o gelir kaşığına.

Hep aceleci olma, ayakların burkulur,
Acele ile kalkan, pişmanlıkla oturur.

Yakını görmüyoruz, gözlerimiz uzakta,
Her ân dikkat etmeli, ayağımız tuzakta.

Yavaş ol, tökezlersin, düşüp başın yarılır,
Acele etsen de iş, olacağına varır.

Her işinden bellidir, câhil olanın hâli,
Dinden habersiz olur, bilmeyen ilmihâli.

Huzur istersen eğer, fazîlet olsun yolun!
Dînimiz emrediyor: (Güzel ahlâklı olun!)

Acı söz çok kimseyi çekip çıkarır dinden,
Tatlı söz de yılanı çıkarır deliğinden.

Fen ve sanat müminin kaybettiği malıdır,
Kimde, nerde bulursa, elbette almalıdır!

Allahı tanısaydı, gafletteki insanlar,
Âlem felâh bulurdu, tam olurdu noksanlar.

Mütevazı olana, tevazu ile yaklaş!
Kibirliyle dost olma, hemen ondan uzaklaş!

Tevâzu fazîlettir, çirkindir büyüklenmek,
Sadaka gibi sevap, kibirliye kibretmek.

Rab, şekle, mala değil, sadece kalbe bakar,
İmânsız olan kalbi, sonsuz ateşte yakar.

Pişman olmamak için, artık uyanmalısın,
Bâtılları bırakıp, hakka dayanmalısın.

Ecelin şerbetini herkes bir gün içecek,
Ettiğini bulacak, ektiğini biçecek.

Anarşidir ikilik, her takımı yatırır,
Şüphesiz iki kaptan, bir gemiyi batırır.

İlim öğrenmek farzdır, kadına ve erkeğe,
Emir vardır en uzak yere bile gitmeğe.

Cenneti istiyorsan bırakmalısın nazı,
Tadîl-i erkân ile kılmalısın namazı.

Nasıl yaşarsan yaşa, muhakkak öleceksin!
İstediğini topla, bir gün terk edeceksin!

Şu dünya âhiretin tarlasıdır muhakkak,
Bil ki tohum ekmeden mahsûl umanlar ahmak.

Bugün ne ekmişsen, yarın onu biçersin,
Yaşayışın nasılsa, elbet öyle göçersin!

Sapıtmak istemezsen, önce îmânı düzelt!
İlmihâlini öğren, emri yasağı gözet!

Hızlı yaşayan kişi, ölüm ile yarışır,
Unutma ki acele işe şeytan karışır.

Kurtuluş kolaylaşır, secdeye değse başlar,
Çünkü sonsuz mutluluk, ancak namazla başlar.

Felsefeci sonradan olmayı inkâr eder.
Der ki bu âlem böyle gelmiş böyle gider.

Teşrîf ettiği zaman, değişmişti insanlar,
Îmânla şereflendi nice puta tapanlar.

Rabbimize kulluktur, yaratılış hikmeti.
Dikkatli olmalı hep, bırakmalı gafleti!

Öyle başıboş gezme, ölüm gelir muhakkak.
Söndürme imânını, ibâdet zırhını tak!

Rabbimizin emrini ihlâs ile edâ et!
Allah rızâsı için neyin varsa fedâ et!

Hayır ve şer Haktandır, takdire sabır gerek,
Şerler hayra çevrilir, her hale şükür gerek.

Ârife tarîf olmaz, sivri sinek saz gelir,
Gâfile söz nâfile, davul zurna az gelir.

Bil ki salih arkadaş, iyiye rehber olur,
Kişi sevdiği ile elbet beraber olur.

Salih zengin düşünür muhtaç olan fakiri
Bilir ona aittir malının kırkta biri.

Müjde doğru esnafa, eşi yok iyilikte,
Mahşer günü haşrolur, şehitlerle birlikte.

Hep gafletle dolaşma, biraz kendine acı,
Artık bulmaya çalış, kalb yıkayan ilâcı.

Allah imân vermişse, daha ne vermedi ki?
Ya imân vermemişse, bu kula ne verdi ki?

Düşmemek için asla harâma ve şüpheye,
Zühd denir mubahların çoğunu terk etmeye.

Takva sahibi ise, yazıp konuşan eğer,
Nasihat ettiğine, sözü de tesir eder.

Kendisi muhtaç iken, elindekini kişi,
Başkasına verirse îsâr olur bu işi.

Tefekkür düşünerek yaratıcıyı bilmektir,
Batılları bırakıp gerçeğe yönelmektir.

İhlâs; bir Müslümanın ziynetidir, süsüdür,
Onda îmân nurunun dıştan görüntüsüdür.

Şu olmalı ibâdet edenin düşüncesi;
Bu, hem Allahın emri, hem kulluk vazifesi...

Sacayağı gibidir; ilim, ihlas ve amel,
Birisi noksan ise, dinimiz tutmaz temel.

Âlimler buyurdu ki; “hikmet, şecaat, iffet,
Bir araya gelince, buna denir adalet.”

Resûlullah buyurdu, bir harpten geldiği gün;
“Döndük küçük cihâddan, büyük cihâda bugün.”

Kim ki Resulullaha, tâbi olursa eğer,
Sâdıklardan olmanın, saadetine erer.

Her hâliyle gösterir mümin sadâkatini,
Doğruluk ve ihlasla yapar ibâdetini.

Sabretmek; günahlardan sakınmaktır ilkönce,
Sonra tahammül gerek, dert ve belâ gelince.

Şecaat göstermenin gerektiği bir yerde,
Korkaklık eden kimse, benzetildi merkebe.

Fazla şaka ve alay câhillik alâmeti,
Susmayı bilmelidir isteyen selâmeti.

Çirkin olan şeylerden arınma duygusudur,
Esâsı da, utanma ve Allah korkusudur.

İyilik ve ihsanda yarışır mümin olan,
Kin gütmez, dargın durmaz barışır mümin olan.

Bir hadis-i şerifte şöylece buyurulur;
(Mümin vakâr sahibi, yumuşak huylu olur.)

Resûlullah buyurdu: (En kıymetli ibâdet,
Hubb-i fillah ve bir de buğd-i fillahdır elbet.)

Hikmet, hakkı batıldan ayıran bir kuvvettir,
Ruhun idrâk gücünü gösteren bir haslettir.

Allahü teâlâdan çok korkmalı Müslüman,
Ümidi kesmemeli, rahmetinden de bir an.

Dünya menfaatini kalblerinden çıkaran,
Allah adamlarına denir sâlih Müslüman.

Tevbe, pişman olmaktır, söz vererek Allaha,
Yapmamaya çalışmak, o günâhı bir daha.

Ne kadar çok yaşasan, ölüm vardır muhakkak,
Gün gelir herkes için, vâki olur emr-i hak

Tevâzu orta yoldur, ne gurur, ne de zül’dür,
Zıddına kibir denir, çoğu da tezellül’dür.

Mümin cenâb-ı Haktan diler af ve merhamet,
Kendisi de herkese, aynı davranır elbet.

Meşveret; kısacası ehline danışmaktır,
Başlamadan bir işe sebebe yapışmaktır.

Kalbin bütün işlerde, her şeyi Yaradan’a,
Teslimiyet gösterip güvenmesidir Ona.

Gelmiş-geçmiş-gelecek insanların cömerdi,
Kâinatın serveri, hazret-i Peygamberdi.

Elbette kaçınılmaz ecel gelince ölmek,
Ama ne saadettir ölmeden önce ölmek.

Önce Besmele ile kapıdan içeri gir,
Rabbimiz şükredene, sayısız nimet verir.

İstişare edenler, hiç pişman olmaz elbet,
Danışacak bir yerin varsa ne büyük nimet.

Dinimiz emrediyor, dikkat eyle şu sese:
İlim öğrenmek farzdır, kadın erkek herkese.

Şükreden kullarını cenâb-ı Allah sever,
İmânsız ölebilir şükredilmezse eğer.

Sabır, haktan gelene, razı olmak demektir,
Her işte ve her zaman Allaha şükretmektir.

İyi bil kibirdendir hep tevazu göstermek,
Bu âciz bu günahkâr diye kendini yermek.

Hayat imtihanının gayet zor olanı var:
Herkese ömür boyu, namus imtihanı var.

Haset etmemek için, o kimseyi metheyle,
Hediye ver, öğüt ver, iyiliğini söyle.

Bizlere esirdir söz, ağzımızdan çıkmadan,
Biz onun esiriyiz, çıkınca ağzımızdan.

Kötüleri yaşatmak, iyilere ölümdür,
Zalimleri affetmek, mazlumlara zulümdür.

Sırf yiyip içmek için, koca ömür taşınmaz,
Yaşamak için yenir, yemek için yaşanmaz.

Şu dünya bir binektir, taşır binersen seni;
Bilmezsen binmesini, taşıttırır kendini.

Öyle sözler vardır ki, keser kanlı savaşı,
Yine sözler vardır ki, kestirir suçsuz başı.

Göz iki, kulak iki, ağzımız ise tektir,
Çok görüp, çok dinleyip, az söylemek gerektir.

Gözü aç olan için, ömürde tokluk yoktur.
Kanaatkâr olana, bir lokma bile çoktur.

Güler yüzlü olmaya, geç kalmadan ver karar,
Unutma tebessümden kimseye gelmez zarar.

Bilinmez ölüm seni bekliyor nerelerde,
O halde onu bekle her zaman ve her yerde.

Bazıları sakindir, bazıları hep kızar,
Bir kapta ne var ise, içinden hep o sızar.

Kim iyilik ederse karşılığını alır,
Gül ikram eden elde, gülün kokusu kalır.

Vefalı olan kimse, hatayı görmez gider,
Yapılan iyiliği her zaman takdir eder.

Fakir, zengin olsa da, mal hırsıyla yanandır.
Zengin, malı çok olan değil, kanaatkâr olandır.

Elbette olur pişman düşünmeden konuşan,
Ateş edene benzer bakıp almadan nişan.

Herkesle iyi geçin, öfkelenip sert çıkma,
Kalb Allahın evidir, Kâbe’yi sakın yıkma.

Göz gibi olma sakın, ötesini göremez,
Dünyaları görse de kendisini göremez.

Nefse öyle güvenme, akıl her şeye ermez,
Hep ayıp araştıran, kendinde ayıp görmez.

Verimli kara toprak kumdan, çakıldan üstün,
Bir bilene sormalı, akıl akıldan üstün.

Bir sanat öğrenenler, kalmaz elbette naçar,
Çünkü altın anahtar, her çeşit kapıyı açar.

Hasır, ayı derisi olan posttan iyidir.
Akıllı düşman bile, ahmak dosttan iyidir.

Kitapları okurken not tutanı överler,
Âlim unutur ama, kalem unutmaz derler.

Çalışanın ziyneti alnındaki teridir,
Unutma Cennet ancak salihlerin yeridir.

Sakın kimseyi üzme, kulağın olmalı seste,
Alma mazlum âhını çıkar aheste aheste.

Hak irade edince her işi asan eder,
Halk eder sebebini bir anda ihsan eder.

İşte özlü nasihat bütün müminlere has,
Kurtuluş için şarttır, ilim, amel ve ihlas.

Akıllı hep sakindir, göstermez hemen hiddet,
Öfkeli olanlardan elbet edilir nefret.

Gayen hak rızası olsun, çalışma asla ün için,
İktisat et, israftan kaç, ak akçe kara gün için.

Dostunun dostluğuna itimat etmiyorsun,
Düşmanın dostluğuna nasıl güveniyorsun?

İhtiyaçla yanarken, bütün dostlar yok olur,
Araba devrilince, yol gösteren çok olur.

Yapılan kötülükler çıkacak teker teker,
Akılsız başın cezâsını ayaklar çeker.

Tatlı çok, bal başkadır, çiçek çok gül başkadır,
Kitaplar pek çok ama, Tam İlmihal başkadır.

Önce can gelir sonra canan demişler,
Gemisini kurtaran kaptan demişler.

Evde yapılan hesap, çarşıya uymaz elbet,
Danışarak iş yapan, pişmanlık duymaz elbet.

Tevbe kesin söz verip hep pişmanlık duymaktır,
Günahlardan vazgeçip hak emrine uymaktır.

Marifet sahipleri firasetle bakarlar,
Kalblerdeki kirleri bir bakışta yıkarlar.

Aldanmaman gerekir, her yüzüne gülene,
İyi örnek olasın senden sonra gelene.

Düşmanın olur dosta kötülük edersen,
Düşmanın da dost olur iyilik edersen.

Gençlik kitabımı okudum bitti,
Ah bir ömür nasıl da uçup gitti.

Hak sevgisinden başka, güzel olan ne varsa,
Hepsi birer zehirdir, hatta şeker de olsa.

Gonca gül ne yapar, bülbül de olmasa,
Aşkı bilinir mi, sararıp solmasa.

Garip bülbül ne yapar, gonca güle gitmese,
Aşkı nasıl bilinir, gece gündüz ötmese.

Ettiğin iyiliği başa kakıcı olma,
Laf taşıma hiç onu buna takıcı olma.

Haset etme kimseyi, niye onun var diye,
Onu övmelisin hep, ayrıca ver hediye.

Öfkelenmek insanı, ateş gibi yandırır,
Hiddetin aşırısı hep nefret uyandırır.

Kanaat her hâlinde Allaha şükretmektir,
Her şartta ve her zaman mevcutla yetinmektir.

Öyle kolay uyanmaz, ne söylesen gâfile,
Eğer nasibi yoksa, ne söylesen nafile.

İhlasla Allah’ı seven bir kişi
Kelebekler gibi özler ateşi
Sevip de ateşten kaçarsa eğer
Roldür, gösteriştir onun bu işi

Eşek eşektir olsa bile atlastan çulu,
Adam adamdır olmasa da parası pulu.

Başak boşsa dik durur, ona verilmez değer,
Taneli başak ise, başı aşağı eğer.

Unutmayın ki çocuk küçükken eğitilir,
Odun bükülür mü hiç, ağaç yaşken eğilir.

Dünyaya para için öyle dalınır mı hiç?
Âhireti verip de, dünya alınır mı hiç?

Dünya bir hana benzer, biz de yolcu gibiyiz,
Dün geldik, bugün kaldık ve yarın gideceğiz.

Midemiz gayet dolu, ruhumuz ise çok aç,
İbadetler tevbeye, tevbe, tevbeye muhtaç.

Tomurcuk gül de solar, bir gün kopar dalından,
Elbet herkes ayrılır, sevdiğinden, malından!..

Unutma bu dünya boş, geçicidir sanma hoş,
Ölümden kurtuluş yok, nereye koşarsan koş

Ömür sermayesini sakın eyleme heder,
Sayısız yol var ancak birisi Hakka gider,

Sonsuz azap yanında her sıkıntı rahattır,
Acı değil de sanki uygun istirahattır.

Şeytan sinirleneni hemen kolay kandırır,
Yüksek sesle bağıran hep nefret uyandırır.

Dinde akla aykırı olan bir hüküm yoktur,
Ama akıl ermeyen şeyler belki pek çoktur.

Dindeki hükümleri akıl ile anlamak,
Peygamberliğe olur elbette inanmamak.

Salih âlim olmazsa yanlış fikre sapılır,
Bid’at ehli övülür, tağutlara tapılır.

Sevgi anlatılamaz, gelmez kaleme dile,
Gül, demişler bülbüle, ağlamış feryat ile.

Ruhun sağlığı, az günah işlemektedir,
Bedenin sağlığı, az yiyip içmektedir.

Halinizden bellidir, pek çok çaresizsiniz,
Sebeplere yapışın, yine çare sizsiniz.

Niye kurtuluştan bu kadar ümitsizsiniz,
Haktan ümit kesilmez, yine ümit sizsiniz.

Kişi, angarya ile hedefine varamaz,
Hevessiz ve gönülsüz işini başaramaz.

Faydalı ilimlerle kafa doldurmaya bak,
Kafa sağlam dolunca, cep de dolar muhakkak.

Kütükler yontulmadan düzgün tahta olamaz,
Çile çekmeyen insan, rahata kavuşamaz.

Ahlakça fakirseniz elbet servetsizsiniz,
Güzel ahlaklı olun, artık servet sizsiniz.

Herkes zanneder ki sıhhat gibi devlet olmaz,
Ehli de bilir ki sohbet gibi nimet olmaz.

Ne mutlu ona, maksadı Hak rızası ola,
İlmihal okudukça, gönlü imanla dola.

Dün öldü, bugün ise, sanki can çekişmede,
Yarın henüz doğmadı, doğmayacak belki de.

Bid’ati yaymak için çalışırsın dört koldan,
Yol kesici olma sen, çekil mübarek yoldan.

Dünyaya mâlik olsa, cimrinin gözü açtır,
Sıkıntıları bitmez, o her zaman muhtaçtır.

Kötüleri methetmek, iyilere sitemdir,
Zalimi alkışlamak, mazlumlara matemdir.

Aşırı ise hiddet, uyandırır hep nefret,
Lüzumsuz şakalarda, elbet yok olur heybet.

Bilmemek ayıp değil, sormamaksa ayıptır,
İlimden mahrum kalmak elbet büyük kayıptır.

Haramla yorulanın, akıttığı pis terdir,
Günahlara alışan, kudurmuştan beterdir.

İlimsiz ve ihlassız Cennet bulunur mu hiç?
Amelsiz ilim ile âlim olunur mu hiç?

Herkes aynı metotla, yola gelmez, tavlanmaz,
Davul zurna çalarak dağda keklik avlanmaz.

Avlanmayı bilene, ava gelmez kuş olmaz,
Belalara hazır ol, başa gelmez iş olmaz.

Dikensiz gül bulunmaz, hatasız da kul olmaz,
Gönül sırça saraydır, kırılırsa yapılmaz.

Çorak toprağa tohum ekilmez,
Aman diyene kılıç çekilmez.

Çalışan, işleyen demir pas tutmaz,
Âlim unutur da, kalem unutmaz.

Dünya malı fanidir, bir hayal, bir yalandır,
Fakir, parasız değil, arzusu çok olandır.

Çok sevaba kavuşmak istiyor isen şayet,
İyi kötü herkese, hakkın varsa helal et.

Allah için muhabbet, elbette büyük nimet,
Dünyada çile ise, ahirette ganimet.

İnsanın halini ameli tartar,
Emeli artanın elemi artar.

Âlemde nice göz var, sözden iyi anlatır,
Öyle söz de vardır ki, kuru gözü ağlatır.

Tam zirvedesin ama, nasıl geldin oraya?
Kimisi dimdik gelir, kimisi büzülerek,
Hem yılan da, şahin de çıkar en yüksek dağa,
Ama biri sürünerek, biri süzülerek.

Eğer rast giderse işin
Taşa bile geçer dişin
Ama ters giderse işin
Aş yerken kırılır dişin

Hiç kimseden sakın beddua alma
İyilik altında ezilip kalma
Hakkımı sökerek alırım deme
Her zaman mazlum ol da, zalim olma

İnsan sahip olduğu nimeti hep küçümser
Fakat sahip olmadığı şeyi ise önemser
Mesela elin tavuğu ele kaz görünür
Çok çirkin olsa bile karısı kız görünür

Eğer gönlün bizim için çarparsa
Fizan’da olsan da yanımızdasın
Eğer gönlün başka diyarlardaysa
Yanımızda olsan da uzaktasın

Kaptırırsa bir âşık, gönlünü bir güzele
Rahat edemez asla, başka güzel yanında
Yüz demet fesleğen verseler de bülbüle
Koklamaz hiç birini, yine gider o güle

Hep düşünmelisin kışı ve yazı
Kıl namazı bırak ahmakça nazı
Hep "yarın kılarım" diyen kişinin
Bugün kılındı cenaze namazı

Rabbin ihsan eder, nimet verirse
İyilik etmekten kaçıcı olma!
İnsanın başına bir iş gelirse,
Sırrını herkese açıcı olma!

Ömrünü geçirme faydasız şeyle!
Ya sükut et otur, ya hayır söyle!
Yaptığını başa kakıcı olma
Elinden geldikçe iyilik eyle!

Resulullah efendimize
Güzel yanağını bilen, güle bakar mı hiç?
Senin sevginde eriyen, derman arar mı hiç?