ARA
SORULARLA İSLAMİYET / SUAL-CEVAB

İnsanlarda üstünlük sırası

Sual: Hazret-i Âdemden beri en üstün on kişinin ismini üstünlük sırası ile bildirmek mümkün mü?
CEVAP
En üstünleri Peygamberlerdir. Peygamberlerin en üstünü, son peygamber Muhammed aleyhisselamdır. Bir hadis-i şerifte, (Beni insanların en iyisi bilmeyen kâfirdir) buyuruldu. (Hatib)

İkincisi
, Hazret-i Ebu Bekir’dir. Bir hadis-i şerifte, (Peygamberler hariç, Ebu Bekir, insanların en üstünüdür) buyuruldu. (Deylemi)

Üçüncüsü
, Hazret-i Ömer’dir. Bedir’e ve diğer savaşlara katılmış ve âyetlerle övülmüştür.

Dördüncüsü
, iyilikler hazinesi, haya, iman ve irfan kaynağı, Zinnureyn Hazret-i Osman’dır.

Beşincisi
, şaşılacak üstünlükler sahibi, Allah’ın aslanı Hazret-i Ali’dir.

Altıncısı
Aşere-i mübeşşere yani Cennet ile müjdelenmiş on kişidir.

Yedincisi
, Bedir gazasındaki 313 kişidir. Hatib bin Ebi Beltea, Mekke’deki müşriklere, Mekke’nin fethi için hazırlık yapıldığını bildiren bir mektup gönderdi. Vahy ile durumu öğrenen Peygamber efendimiz, Hazret-i Hatib’e niçin böyle yaptığını sordu. O da (Mekke’de çoluk çocuğum var. Müşriklerin zararı dokunmasın diye yazdım) dedi. Hazret-i Ömer, (Ya Resulallah, izin ver kellesini uçurayım) dedi. Ama Resulullah efendimiz, (Allahü teâlâ, Bedir gazasında bulunanlara "İstediğinizi yapın! Sizin her işinizi affettim" buyurdu. Bu da onlardandır) buyurunca, Hazret-i Ömer hatası için ağladı. Hazret-i Hatibin de yaptığı bu iş uygun olmadığı için, (Ey iman edenler, düşmanımı ve düşmanlarınızı dost edinmeyin) âyeti indi. (Mümtehine 1) [Mevahib-i ledünniyye]

(Bedir savaşında bulunanları Cennetle müjdele.)
[Dare kutni]

(Bedir savaşında bulunan birine nasıl söz söylersin? Eğer sen uhud dağı kadar altın infak etsen, onun derecesine ulaşamazsın.) [Hakim]

Hazret-i Cabir anlatır:
(Bedir ve Rıdvan bi'atında bulunan bir sahabinin cenazesi getirildiğinde, onun üzerine 9 tekbir alırdı. Ama Bedir'de bulunup da Rıdvan bi'atında bulunmamış veya bi'at-ı Rıdvan'da bulunup da Bedir'de bulunmamış bir sahabinin üzerine 7 tekbir alırdı. Bedir’de de, Bi'at-ı Rıdvan'da da bulunmayanın cenazesinde ise 4 tekbir alırdı.)
[İ.Asakir]

(Bedir’de, Huneyn’de sarıklı melekler yardım etti.)
[Deylemi]

(Cebrail aleyhisselam gelip
"Bedir’de hazır olanları nasıl sayarsınız?" dedi. “Hayırlılarımızdır” dedim. O da, “Meleklerden Bedir’de bulunanlar da bizim hayırlılarımızdır” dedi.) [Buhari]

Sekizincisi
, Uhud gazasındaki 700 kişidir.

Dokuzuncusu
, ağaç altında söz veren 1400 kişidir. [Biat-ür-rıdvan]
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Ağaç altında, sana söz veren müminlerden, Allah razıdır. Kalblerinde olanı bilmiş, onlara güven duygusu vermiş ve onları pek yakın bir fetihle ödüllendirmiştir.) [Fetih 18]

Onuncusu
, diğer Eshab-ı kiramdır. Hepsi Cennetliktir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Mekke’nin fethinden önce Allah için mal verip savaşanlar, daha sonra harcayıp savaşanlarla eşit değildir. Onların derecesi, sonradan Allah yolunda harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı [Cenneti] vâdetmiştir.) [Hadid 10]

İmam-ı a’zam, Abdülkadir-i Geylani ve İmam-ı Rabbani hazretleri gibi büyük zatların hiçbiri sahabi derecesine ulaşamaz. Zira Eshabın en aşağı derecede olanı, en yüksek evliyadan üstündür. (Mevahib)

En üstün insanlar
Sual:
Eshab-ı kiram, diğer ümmetlerdeki evliyadan, mesela Eshab-ı Kehf’ten, Hazret-i Meryem’den ve Hazret-i Âsiye’den de mi üstündür?
CEVAP
Evet, üstündür. Bir hadis-i şerif meali:
(Eshabım, cin ve insanların hepsinden üstündür.) [Bezzar]

Hazret-i Meryem ve Hazret-i Asiye, başka ümmetlerden olduğu halde, Eshab-ı kiram gibi üstündür. Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Cennet kadınlarının en üstünü Hüveylid’in kızı Hatice, Muhammed’in kızı Fatıma, İmran’ın kızı Meryem ve Müzahim’in kızı Âsiye’dir.) [İ. Ahmed, Taberani, Hâkim]

Hazret-i Mehdi ve Eshab-ı kehf de övülüyor. İki hadis-i şerif meali:
(Bir ümmet ki, başında ben, sonunda Meryem oğlu İsa ve ortasında da ehl-i beytimden Mehdi varken nasıl helak olur?) [Hâkim, İ. Asakir]

(Eshab-ı Kehf, Mehdi’nin yardımcıları olacaktır.) [İ. Süyuti]

Sual: İnsanlar inançlarına göre nasıl sıralanır?
CEVAP
En kötüsünden başlayarak yazıyoruz:
1- Ateistler (Allah’a ve ahiret gününe inanmayanlar) Mürtedler, zındıklar ve münafıklar bu gruba dahildir.

2-
Bir yaratıcıya inananlar, fakat bir dine inanmayanlar. İman yönü ile bunların ateistlerden farkı yoktur.

3-
Ehl-i kitap (Yahudi ve Hıristiyanlar).

4-
Mutezile, şii, cebriye gibi olanlar. Müslümandırlar, fakat itikadları bozuktur. İtikadları küfre girmişse diğer kâfirler gibi ebedi Cehennemde kalırlar.

5-
Mutezile, şii, cebriye gibi olanlar. Müslümandırlar fakat itikadları bozuktur. İtikadları küfre girmemişse, bid'at günahları yüzünden Cehennemde cezalarını çektikten sonra Cennete gideceklerdir.

6-
Mezhepsiz yani bid'at ehli müslümanlar. Bunların da küfre girmeyenleri 5. maddedeki gibidirler, küfre girenleri ise 4. maddedeki gibidirler.
7- İtikadda ehl-i sünnet ama amelde bid'at işleyenler.

8-
Amelsiz müslüman. İnanır ama ameli yok, içki içer, namaz kılmaz, açık gezer. Bunlardan küfre düşmeyenler, günahları kadar cezalarını çekip Cennete giderler.

9-
Ehl-i sünnettir, amelde bid’at işlemeyenler, günah işleyenler, bazı ibadetleri de yapmayanlar.
10
- Ehl-i sünnet itikadındadır, bid’at işlemez, amel de işler, haramlardan kaçar.

Günümüzdeki müslümanlar genelde 6 ve 7. maddeye girerler. 9. maddeye girenler azdır. Onuncu gruptakiler çok azdır, evliya bu sınıfın içindedir.

Eşref-i mahlûkat
Sual:
Mahlûkların en şereflisi Peygamber efendimiz değil mi? İmamı Rabbani hazretleri niye, mahlûkların şereflisi Arş diye bildiriyor?
CEVAP
İnsanoğlunun en üstünü, en şereflisi, en kıymetlisi ve mahlûkların yaratılmasına sebep olan Muhammed aleyhisselamdır. (H.L.O.İman)

İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
Âlem-i kebirdeki mahlûkların en şereflisi Arş’tır. (3/11)

Âlem-i kebir, insandan başka bütün mahlûkat, kâinat ve içindekilerin hepsine denir. Demek ki Arş, insandan başka bütün yaratılmışların en üstünü oluyor. İnsanların en üstünü de Peygamber efendimizdir.

Kız olarak doğmak
Sual:
(Şansım olsaydı anam beni kız olarak doğururdu) demek doğru mu? Allah indinde, kız olarak doğmak, erkek olarak doğmaktan daha üstün mü oluyor?
CEVAP
Kız ve erkek ayırımı yapmak yanlıştır. Dinimizde netice önemlidir. Bir kimse, kâfir çocuğu olarak doğar, Müslüman olur ve imanla ölürse Cennete gider ve büyük nimete kavuşur. Bir kimse de, Müslüman iken, kâfir olur ve küfür üzerine ölürse Cehenneme gider ve sonsuz azaba maruz kalır. Demek ki, kadın veya erkek olarak doğmak önemli değil, önemli olan imanla ölmektir. Kâfir olduktan sonra, kız olmuş, erkek olmuş ne fark eder?

Mısır kralları Firavunlar vardı. İman etmeyenlerin hepsi Cehennemlik oldu. Nice köleler ve cariyeler ise, imanlı öldükleri için Cennetlik oldular. Demek ki, (Kral mı üstün, köle mi üstün) diye sormak da yanlış olur. Dinimizde Müslüman olan üstündür. İki Müslüman arasında ise, takvası çok olan daha üstündür. İki âyet-i kerime meali şöyledir:
(Ey insanlar! Sizi, bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizle tanışmanız için milletlere, kabilelere ayırdık. Allah indinde en üstününüz, takvada en ileri olandır.) [Hücurat 13]

(Mümin bir köle, müşrik olan hür bir erkekten elbette daha üstündür.)
[Bekara 221]

(Zenci mi üstün, beyaz ırktan olan mı üstündür?) demek de yanlıştır. Zenci, beyazdan üstün olabilir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Arap’ın aceme [Arap olmayana], Acem’in Arap’a üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızının karaya, karanın kırmızıya üstünlüğü yoktur. Hiçbir milletin diğerine üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.) [İbni Neccar] (Acem, yalnız İranlı değil, Arap olmayan herkes demektir. Türk de, Alman da acemdir.)

(Fransız mı üstün, İngiliz mi üstün?) diye de sorulmaz. Hangisi Müslümansa o üstündür. İkisi de Müslümansa, hangisi takva ehliyse o daha üstündür.

(Zengin mi üstün, fakir mi üstün?) diye de sorulmaz. Fakir sabrederse, zenginden üstündür. Zengin şükrediyor, fakir sabredemiyorsa, zengin fakirden üstündür.

Âlim, cahilden üstündür, ama âlim cimriyse, cahil daha üstündür. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Allah katında cömert bir cahil, cimri âlimden daha üstündür.) [Dare Kutni]

Demek ki, dindeki üstünlük, ırkla, cinsiyetle, mal ve rütbeyle değil, iman edip takva sahibi olmakla mümkün olur.

İnsanların kısımları
Sual:
İnsanlar ilim, inanç ve ahlak bakımdan kaç kısma ayrılıyor?
CEVAP
İman yönünden insanlar ikiye ayrılır:
1- Müminler: Müslüman olanlar.
2- Kâfirler: Müslüman olmayanlar.
Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(İnsanlar, mümin ve kâfir diye iki kısma ayrılır.) [Taberani]

Müminler de ikiye ayrılır:
1- Ehl-i Sünnet olanlar: 2- Bid’at ehli: Ehl-i Sünnet olmayanlar Ehl-i Sünnet olanlar da ikiye ayrılır:
1- Salihler: İbadetleri yapıp, günahlardan kaçanlar.
2- Fâsıklar: Açıktan herhangi bir günahı işleyenler.

Bid’at ehli olanların da, 72 fırkaya ayrıldığı hadis-i şerifle bildirilmiştir. Meşhur üç tanesi şunlardır:
1- Mutezile: İtikatları bozuktur. Hayra da şerre de Allah karışmaz, ikisini de kul yaratır derler. Bir kısmı küfre girmiştir. Vehhabilerin bazı inanışları mutezileye benzer.
2- Cebriye:
Hayrı da şerri de Allah zorla işletir derler.
3- Şia: İlk üç halifeye ve Cennetlik olan Eshab-ı kirama düşmanlık beslerler. Bazı inanışları Mutezileye benzer. Rafızi gibi aşırı olanları da vardır. Hattâ Hazret-i Ali için tanrı diyenler de bu fırkanın içindedir.

Bid’at fırkaları arasında, mezhepsiz Müslümanlar türemiştir. Bunların itikatları bazen Mutezileye, bazen Cebriyeye, bazen de Şia’ya benzer. Belli bir ilkeleri yoktur. Ehl-i Sünnet itikadına uymayan kimseye ve dinde olmayan bir şeyi, ibadet olarak yapana bid’at ehli denir. Doğru yoldan ayrılana, sapık denir. Dini olmayana dinsiz, mezhebi olmayana da mezhepsiz denir. Başka dinden iken, Müslüman olana dönme denir.

Kâfirler de iki kısma ayrılır:1- Ehl-i kitap: Bunlar Yahudi ve Hristiyanlardır. 2- Kitapsız kâfirler.

Kitapsız kâfirler de çeşitli kısımlara ayrılır:
1- Müşrikler: Allah’a ortak koşan ve puta tapan kâfirler,
2- Ateistler: Allah’a, Peygamberlere ve ahiret gününe inanmayan kâfirler,
3- Deistler:
Bir yaratıcı var dedikleri halde, hiç bir dine ve peygambere inanmayan kâfirler,
4- Münafıklar: Müslümanları aldatmak için Müslüman görünen kâfirler,
5- Mürtedler: Müslümanlıktan ayrılıp, kâfir olanlar,
6- Mülhidler: Kendini samimi müslüman bildiği halde, âyet ve hadise kendi görüşü ile mana vererek, imanı bozulup küfre düşen kimseler,
7- Zındıklar: Münafık gibi inancını gizleyip, İslamiyet’i yıkmak için çalışan sinsi kâfirler.

İman bakımından insanların çeşitlerini bildiren bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Allahü teâlâ, insanları üç kısım olarak yarattı:1- Hayvanlar gibi olanlardır. Allahü teâlânın, “Onların kalbleri var, ama anlamazlar; gözleri var, görmezler; kulakları var, işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha da aşağıdır” buyurduğu kişilerdir.2- Bedenleri insan bedeni ise de, ruhları şeytan ruhu gibi olanlardır.3- Allah’ın himayesinden başka himayenin olmadığı günde, onun himayesine sığınan müminlerdir.) [Hakîm]

İnsanlar rızkı kazanmada inanç yönünden beşe ayrılır:
1- Rızkın yalnız çalışmaktan geldiğine inananlar. (Kâfirler)
2- Rızkın hem Allah’tan, hem de çalışmaktan geldiğini sananlar. (Müşrikler)
3- Rızkın Allah’tan geldiğini bildiği halde, ya vermezse diye endişeye düşenler. (Münafıklar)
4- Rızkın Allahü teâlâdan geldiğini bildiği halde, çalışırken Allah’a asi olanlar. (Fâsıklar)
5- Rızkın Allah’tan geldiğine ve çalışmanın, sebebe yapışmak olduğuna inananlar. Çalışırken, Allahü teâlâya asi olmayanlar. (Salih müminler)

İmam-ı Gazali hazretleri buyurdu ki:
İnsanlar kendileriyle münasebet kurma yönünden üç kısma ayrılır:
1- Gıda gibi olanlar: Her zaman gereklidir.
2- İlaç gibi olanlar: Bazen ihtiyaç duyulur.
3- Hastalık gibi olanlar: Bunlara ihtiyaç duyulmasa da, gelip musallat olurlar. Bunlardan kurtulmak için, idare edilmeleri gerekir.

Yine İmam-ı Gazali hazretleri, insanları ahlak bakımından üçe ayırıyor:
1- Yiyip içmek ve zevk etmekten başka bir şey bilmeyenler.
2- Hilekâr ve ikiyüzlü olup etrafındakileri aldatanlar ve onlara zulmedenler.
3- Güzel ahlak sahibi olan hakiki Müslümanlar.

Bilgi yönünden de insanlar dört gruba ayrılır:
1- Bildiğini bilen, [İyi kimseler]
2- Bildiğini bilmeyen, [İkaza, muhtaç olanlar]
3- Bilmediğini bilen, [Haddini bilenler]
4- Bilmediğini bilmeyen. [Zararlı kimseler]