Peygamber Efendimiz, bir gün el kaldırarak,
Şöyle niyaz eyledi Rabbine yalvararak:
(Ya Rabbi, şu bir avuç fakir, garip müminler,
Sana iman getirmiş kullardır hepsi birer.
Halas et sen bunları, kâfirlerin şerrinden.
Kurtar bu müminleri korku ve endişeden.
Şanı yüksek biriyle kuvvetlendir bu dini.
Sevindir nusretinle, bu bir avuç mümini.)
O anda nazil oldu Cebrail yeryüzüne.
Müjde getirmiş idi Allah’ın Resulü'ne.
Dedi: (Ya Resulallah, sen bir dua etmiştin.
Rabbinden, bu din için yardımcı istemiştin.
Kabul etti Rabbimiz senin o dileğini.
Bir kimseyi seçti ki, sağlam eder bu dini.
Rabbimiz buyurdu ki: (Ey benim meleklerim!
Bir araya toplanıp, emrime kulak verin.
Saf çekin Beytullahtan, ta Erkam'ın evine.
Bekleyin, elinizde nurdan tabaklar ile.
Dul olan hatunlara odun taşımak için,
Kendini Habibime siper etmesi için,
Bir kimseyi seçtim ki, Ömer'dir onun namı.
Takviye ederim ben, onun ile islamı.
Düşüp onun önüne, yol açın kendisine.
Cennet cevherlerini saçın onun üstüne.)
Az sonra, heybet ile geldi Ömer bin Hattab.
Silahlı geldiğini gördüler cümle Eshap.
Onu böyle görünce, korkuya kapıldılar.
Hemen Resulullahın etrafını sardılar.
Lakin Hazret-i Hamza dedi: (Ey ehl-i iman!
Gelen bir kişidir ki, kuvvetliyiz biz ondan.
Eğer hayra geldiyse, hoş geldi, büyük devlet.
Eğer şerre geldiyse, şu kılıç kâfi elbet.
Zira o, kılıcını çekmeden henüz daha,
Başını, şu kılıçla uçururum bir anda.)
Sonra çıktı kapıya, etti ki şöyle hitap:
(Sen, ne zannediyorsun bizi ey ibni Hattab?
Biz, Abdülmuttalib'in evladıyız, güçlüyüz.
Bi-iznillah demiri çiğneyip püskürtürüz.
Ar ve namus uğruna, akmıştır çok kanımız.
Resulullah uğruna fedadır canlarımız.
Zafer bulacağını eğer zannediyorsan,
Aldandığını bil de, geri dön, git buradan.)
İşitti Resulullah Hamza’dan bu sözleri.
Buyurdu ki: (Yol verin, giriversin içeri.)
Tebessüm buyurarak istikbal etti o an.
Buyurdu: (Bırakınız, ayrılınız yanından!)
Girdi hazret-i Ömer, kılıcı omuzunda.
İmanla şereflendi Resul'ün huzurunda.