Ne zaman ki o Server, Mekke’den etti hicret.
Yayıldı ondan sonra gün be gün islamiyet.
Mescid-i Nebi'nin de, tamamlandı inşası.
Resulullah, burada kılar oldu namazı.
Ve islam tarihinde, ilk ezanı okuyan,
Bilal-i Habeşi’dir Sahabe-i kiramdan.
Çok gür ve pek tesirli var idi ki bir sesi,
Ezana başlayınca, ağlatırdı herkesi.
Artık Resulullah'ın müezziniydi Bilal.
Sesini işitenler, alırdı başka bir hal.
Resulullah, onu hiç ayırmazdı yanından.
Özel hizmetini de yapardı çoğu zaman.
O zamanki cenklerin, bulundu her birinde.
Resul’ün yanındaydı yine Mekke fethinde.
O gün dahi Kâbe’de okudu ki bir ezan,
Sevinç gözyaşlarıyle ağladı her müslüman.
Lakin Resul göçünce, ahiret âlemine,
Takat getiremedi bu ayrılık derdine.
O günden itibaren, okumadı hiç ezan.
Zira onun kalbini, yakıyordu bu hicran.
Dar geldi dünya ona bu hasret ateşiyle.
Gece ve gündüzleri ağlardı gözyaşiyle.
Medine'de yaşamak, zor geldi ona gayet.
Sıddık’tan izin alıp, Şam'a gitti nihayet.
O, bu üzüntü ile geçirirken günleri,
Gördü bir gün rüyada, hazret-i Peygamberi.
Resul onu görünce, buyurdular ki derhal:
(Beni ziyaret için gelmez misin ey Bilal?)
Uyanıp, Medine'ye yola çıktı o günü.
Ravda-i mübareke sürdü yüz ve gözünü.
Hasret ve muhabbetle eyleyerek ziyaret,
Sevinç gözyaşlarıyla ağladı uzun müddet.
Resul’ün torunları Hasan ve Hüseyin de,
Gördüler kendisini o gün Ravda önünde.
Boynuna sarılarak, ağladılar bir zaman.
Dediler: (Okur musun Medine'de bir ezan!)
O gün ısrar edince Bilal’e onlar bunu,
Kıramadı Resul’ün bu iki torununu.
Bir sabah ezanını okuduğu zamanda,
Yayıldı dalga dalga, sedası semalarda.
Kadın erkek, yaşlı genç, bu sesin tesiriyle,
Sokağa fırladılar Resul’ün sevgisiyle.
Sanki Resul-i ekrem dünyaya dönmüş gibi,
Sevinip ağlaştılar, o sabah her sahabi.
Lakin Resulullah'ın ismini söyleyince,
Teessürden, kaybetti kendisini hemence.
Zor bitirdi ezanı, pek çok ağladığından.
Bu, onun okuduğu olmuştu en son ezan.