Uzeyr aleyhisselam, dirilen merkebine,
Binerek, geldi yine Kudüs vilayetine.
Lakin tanıyamadı insanları, evleri.
Zira yüz yıl geçmişti ayrıldığından beri.
Eski mahallesinin, tahmin edip yerini,
Bir sokağa girerek, durdurdu merkebini.
Bir hanenin önünde, bir kadın gördü, fakat,
Gözleri ama idi, eli ayağı sakat.
Sordu ona: (Uzeyr’in eski evi nerdedir?)
Eliyle göstererek, dedi: (İşte şu evdir.
Ben dahi yüz yıl önce onun hizmetçisiydim.
Tekrar geleceğine yok artık hiç ümidim.)
Ağlamaya başladı Uzeyr de o aralık.
Buyurdu: (Ben Uzeyr’im, yurduma döndüm artık.)
Lakin o inanmadı, düşündü ki hemence:
Ben nasıl inanayım Uzeyr diye bu gence?
Derhal kabul olurdu Uzeyr’in her duası.
Şimdi çıkar meydana doğruysa iddiası.
Dedi: (Sen Uzeyr isen, dua et de bakayım.
Gözlerim açılsın ve tutsun elim ayağım.)
Uzeyr aleyhisselam dua etti Rabbine:
(Ya Rabbi, bu kadının şifa ver her derdine.)
Kadının kör gözleri, iyi oldu bir anda.
Ve canlılık hissetti el ve ayaklarında.
Buna çok sevinerek, koştu hemen evine.
Söyledi bunu diğer aile fertlerine.
Onsekiz yaşındaki oğlu da, o zamanlar,
Yüzonsekiz yaşında olmuştu bir ihtiyar.
Ak saçlı, pir-i fani haldeki o evladı,
Gelip gördü ise de, onu tanıyamadı.
Dedi: (Bakın sırtına, Hilal gibi beyaz bir,
Ben varsa, anlayın ki hakikaten Uzeyr’dir.)
Uzeyr aleyhisselam kaldırdı gömleğini.
Aile fertlerinin hepsi gördü o ben’i.
O zaman bildiler ki, Uzeyr’dir hakikaten.
Şehir ahalisi de duydular bunu hemen.
Sevinç ve heyecanla yanına seğirttiler.
Baktılar, yüz yıl önce nasılsa, aynı Uzeyr.
Ve lakin doğru yoldan ayrılıp o insanlar,
Azıp sapıtmışlardı iyice o zamanlar.
Uzeyr Nebi, onlara eyledi çok nasihat.
Onun öğütlerini tutmadı kimse fakat.
Dediler: (Sen, Tevrat’tan söylüyorum diyorsun.
Buhtunnasar, onları yakmıştı biliyorsun.
Şu anda yeryüzünde Tevrat’tan yokken eser,
Bize, senin sözlerin asla olmaz muteber.)
Onlardan bir tanesi dedi ki: (Filan dağda,
Tevrat'ın bir nüshası gömülüdür şu anda.)
Çıkarıp getirdiler o nüshayı acilen.
Dediler ki: (İmtihan edelim onu hemen.)
Ezberden okuyunca Uzeyr aleyhisselam,
Baktılar, okuduğu, Tevrat’ın aynısı tam.
Dediler ki: (İçinde, başka şey var bu işin.
Zira bu, mümkün değil normal bir insan için.
Yüz yıl geçtiği halde, okuduğu doğrudur.
Öyleyse şüphe yok ki, o, Allahın oğludur.)
Uzeyr aleyhisselam, nasihat ettiyse de,
Ve lakin o ahmaklar, inanmadı yine de.