Şehid olan Eshabı, önce tesbit ettiler.
Ve hazret-i Hamza’nın halini görür görmez,
Ağladı Resul ile, Eshap’tan hemen herkes.
Zira kesmişler idi burnunu, kulağını.
Bununla da kalmayıp, yarmışlardı karnını.
Resulullah ve Eshap, bu üzüntüde iken,
Bir kadını gördüler, telaş içinde gelen.
Safiyye Hatun idi, o gelen üstün kadın.
Halası oluyordu hem de Resulullah’ın.
Peygamber-i zişan’ın şehadetini, o da,
Medine’de işitip, koşturmuştu Uhud’a.
Kızkardeşi olurdu, hem hazret-i Hamza’nın.
Ayrıca, annesiydi Zübeyr ibni Avvam’ın.
İşitip o Server'in şehid edildiğini,
Koşa koşa, Uhud’a attı hemen kendini.
Resulullah, halası Safiyye’yi görünce,
Zübeyr ibni Avvam’a buyurdu ki hemence:
(Anneni geri çevir, görmesin şehidleri.
Kardeşini görürse, dayanamaz yüreği.)
Resul'ün bu emrini tebliğ etmek üzere,
Koştu hazret-i Zübeyr, annesi Safiyye’ye.
O ise, heyecanla sordu ki ona hemen:
(Ey oğlum, bana önce haber ver Peygamber’den.)
Dedi ki: (Anneciğim, şükür elhamdülillah.
Sağ ve selamettedir şu anda Resulullah.)
Ferahladı ise de alınca bu haberi,
Yine görmek istedi, gözüyle Peygamber’i.
Hazret-i Ali dahi, gelmişti yanlarına.
Gösterdi o Server'i bu mübarek hatuna.
Safiyye, sağ ve salim görünce Peygamber’i,
Sevinip ferahladı, kalmadı bir kederi.
Daha sonra, kardeşi Hamza’yı etti merak.
Onu görmek istedi, şehidlere bakarak.
Lakin hazret-i Zübeyr, durdurdu annesini.
Dedi: (Resulullah’ın bakmana yoktur izni.)
Safiyye hatun ise, dedi ki: (Ey evladım!
Hamza'nın ahvalinden ben dahi haberdarım.
Bu hale, Allah için uğradı elbet o da.
Daha beterlerine razıyız biz bu yolda.
Allahü teâlâ’dan ne gelirse, razıyız.
Ne ki Ondan geliyor, sabredip katlanırız.)
O böyle söyleyince, gitti hazret-i Zübeyr.
Annesinin sözünü, Resul'e verdi haber.
Resulullah, duyunca onun bu dediğini,
Buyurdu: (Öyle ise, görsün biraderini.)
Safiyye hazretleri, alınca buna izin,
Cesedinin başına geldi aziz şehidin.
Baş ucunda oturup, sessiz sessiz ağladı.
Takdire razı olup, sabıra bel bağladı.
Bir hırka getirmişti, dedi: (Bunu alınız!
Biraderim Hamza'yı, bu hırkaya sarınız.)
Hazret-i Safiyye'den aldılar o hırkayı.
Onunla defnettiler Seyyid-üş-şüheda’yı.