Hindistan velîlerinden. Babası meşhûr âlim ve evliyâ Abdülkuddûs hazretleridir. Ne zaman doğduğu bilinmemektedir. Aslen Pâni-püt şehrindendir. "Şeyh-i kebîr", "Vâlâ pîr" lakabları verildi. On yedinci asrın ilk yarısında Pâni-püt şehrinde vefât etti.
Bu zat buyuruyor ki: (İbadetler içinde,
En mühimmi namazdır Hak teâlâ indinde.
Hele savaş anında onu eda edenler,
Tam iki milyon katı ecir elde ederler.
Mescid-i Nebevide kılanlara gelince,
Onbin misli sevaba kavuşurlar bir nice.
Mahşer günü, küffara öyle uzun gelir ki,
Tam elli bin senelik bir zamandır o sanki.
Lakin müminler için aynı gün, çok kısadır.
Dört rekatlık bir namaz kılmaktan daha azdır.
Kıyamette ilk önce, namazdan sual olur.
O kolay geçer ise, kurtulması umulur.
Namaz, dinin direği, temelidir islamın.
Ve en bariz farkıdır, kâfirle müslümanın.
Hatta namaz, hedeftir, bir maksat ve gayedir.
Diğer ibadetlerse, araçtır, vesiledir.
Namazı, cemaatle eda eden kimseler,
Sıratı, şimşek gibi, bir lahzada geçerler.
Hem namaz esnasında söylenilen her tekbir,
(Bu ibadet, Allah’a layık değil) demektir.
Yani Allah o kadar yücedir ki, bu namaz,
Asla Ona yakışır bir ibadet olamaz.
Resulullah, namazda, safları düzeltirdi.
(Bu, namazın bir cüz’ü, bir parçasıdır) derdi.
Tadil-i erkan ile kılmalı ki muhakkak,
Terk edenler, azaba olurlar hep müstehak.
Peygamber Efendimiz buyurdu ki bir zaman:
(Namaz kılmak üzere kalkarsa bir müslüman,
Açılır onun için Cennetteki kapılar.
Rabbiyle arasında olan perdeler kalkar.)
Namaz, kırık kalpleri, neşe ile doldurur.
Günahları yok eder, kötülüklerden korur.
Namazın, dünyadaki derecesi, esasen,
Ahirette, Allah’ı görmek gibidir zaten.
Evliya-yı kiramdan Malik bin Dinar vardı.
Bu zat, her gece kalkar ve hep namaz kılardı.
Bir gece, kalkamadı teheccüt namazına.
Rüyada, biri geldi ve sokuldu yanına.
Dedi ki: (Kalk ya Malik, uykuda yoktur hayır.
Bilmez misin ki namaz, uykudan hayırlıdır.)
Bu veli buyurur ki: (Kim gevşekse namaza,
Diğer ibadetleri aksatır daha fazla.)
Bu zat, her sohbetinde namazdan bahsederdi.
(Namaz kılmak, islamın temel taşıdır) derdi.
Nerede ve ne şartta bulunsanız da, yine,
Namaz ibadetini, hep getirin yerine.
Hatta son nefesinde, bu büyük evliya zat,
En son (Namaz!) diyerek, eyledi Hakka vuslat.