Yere düştü kılıcı, hatta omuz başından.
Sonra kolundan tutup, o şerefli Peygamber,
Hemen buyurdular ki: (İmana gel ya Ömer!)
O da, temiz kalp ile, söyleyip şehadet’i,
Resul’ün huzurunda imanla şereflendi.
İman etmesi ile, hem Hazret-i Ömer’in,
Kırk’a çıktı sayısı o anda müminlerin.
Eshap, sevinçlerinden tekbirler getirdiler.
Tekbir sedalarıyla gökleri inlettiler.
Onun imanı ile, yeni güç buldu Eshap.
Zira çok kuvvetli ve güçlüydü İbni Hattab.
(Şu anda kaç kişiyiz?) diye sordu Resul’e.
Buyurdu ki: (Ya Ömer, kırk olduk senin ile.)
Hazret-i Ömer der ki: İman ettiğim zaman,
Gizli gizli ibadet yapardı her müslüman.
Buna çok üzülerek, sordum ki o Server’e:
(Bizler değil miyiz ki, hak ve doğru üzere?)
Buyurdu ki: (Ya Ömer, elbette, hiç şüphesiz,
Yemin ediyorum ki, hak üzerindesiniz.)
Dedim ki: (Öyle ise, durmayalım bu evde.
Çıkalım, bildirelim dinimizi her yerde.
Lat ve Uzza denilen putlara, bi-gayri hak,
İbadet olunur da aşikâre olarak,
Onsekizbin âlemin Rabbine, müslümanlar,
Niçin gizli olarak ibadet yapıyorlar?
Madem ki hak mabuda ibadet ediyoruz,
Aşikâre yapalım, kimden çekiniyoruz?
Serbestçe ibadete, kâfirlere nazaran,
Biz, elbet daha haklı ve layıkız her zaman.
Allahü teâlâ’nın dini bu memlekette,
Küfre üstün ve galip gelecektir elbette.
Kureyş, bize insaflı davranırsa, ne a’la,
Taşkınlık yaparlarsa, çarpışırız onlarla.)
Ona cevap olarak, Peygamber Efendimiz,
Buyurdu ki: (Ya Ömer, sayıca çok azız biz.)
Dedi: (Ya Resulallah, seni bize gönderen,
Allahü teâlâ’ya yemin ederim ki ben,
Kimseden çekinmeden, bu dinimizi artık,
Müşriklerin önünde yapalım açık açık.)
O gün Resul-i ekrem, kabul etti bu fikri.
Ve iki saf halinde topladı müminleri.
Hazret-i Ebu Bekr’i başkan yaptı birine.
Hazret-i Hamza’yı da geçirdi diğerine.
Cümlesinin önüne, geçti Hazret-i Ömer.
Kırk bahtiyar sahabi, Kâbe’ye yürüdüler.
Hepsi adımlarını sertçe yere vurarak,
Gittiler, toprakları un gibi tozutarak.
Kılıçlar ellerinde, yürüdüler heybetle.
Taşmıştı gönülleri iman ve muhabbetle.
Müşrikler, beklerdi ki Kâbe’de şu haberi:
Hattaboğlu gitmiş ve katletmiş Peygamber’i.
Lakin bu manzarayı görünce, birden bire,
Düştüler çok büyük bir üzüntü ve kedere.