Hindistan'ın büyük velîlerinden. İsmi, Muhammed olup babasınınki Mahmûd'dur. Aslen Kâzrûn şehrinden olduğu için, Kâzrûnî, Hindistan'da Pâni-püt şehrinde yerleştiği için Pâni-pütî, hazret-i Osmân soyundan olduğu için Osmânî nisbet edildi. Celâleddîn, Kebîr-ül-evliyâ, Kutb-i Rabbânî lakabları verildi.Hindistan'da Celâl Pâni-pütî diye tanındı. Yüz yaşından fazla ömür sürdü ve 1363 (H.765) yılında vefât edip, Pâni-püt şehrinde defnedildi. Mezarının üstüne büyük bir türbe yapıldı.
Namaz kılmak, en büyük ibadettir bu dinde.
Ecri dahi en çoktur Hak teâlâ indinde.
Kulun, Hak teâlâya en yakın olduğu an,
Yine namaz kıldığı vakitlerdir her zaman.
Günahları örten ve temizleyen de yine,
İhlas ile kıldığı namazlardır mümine.
Namaz, dinin direği, müminin miracıdır.
Namaz, müslümanlıkla kâfirliği ayırır.
Hanım evliyalardan Rabia-yı Adviyye,
Geçirirdi vaktini çoğu kez namaz ile.
Kefenini, seccade olarak kullanırdı.
Her gece, tam bin rekat her gün namaz kılardı.
Tekbiri getirip de, namaza durduğunda,
Hiçbir şeyden haberi olmuyordu o anda.
Bir gün namaz kılarken, kamış girdi gözüne.
Selam verene kadar farketmedi hiç yine.
Namazı bitirince, hissetti onu ancak.
Güçlükle çıkardılar bir hayli uğraşarak.
Yine böyle bir gece, namaz kıldı evinde.
Sonra uyuyakaldı hasırın üzerinde.
O esnada içeri bir hırsız girdi, ancak,
Aradı, hiçbir nesne bulamadı çalacak.
Hazret-i Rabia’nın vardı ki bir örtüsü,
Tam çıkacağı zaman, takıldı ona gözü.
Bari boş çıkmayayım diyerek aldı onu.
Ve lakin bulamadı evin çıkış yolunu.
Geri dönüp bıraktı o örtüyü yerine.
Tam kapıdan çıkarken, geriye döndü yine.
Bıraktığı örtüyü, tekrar eline aldı.
Lakin yine şaşırıp, kapıyı bulamadı.
Dönüp koydu örtüyü, yolu buldu hemence.
Bu hal, tam yirmi kere vaki oldu o gece.
Son defa o örtüyü eline aldığında,
Gaibten kendisine geldi şöyle bir nida:
(Ey kişi hiç yorulma, çek örtüden elini!
Zira o, Allah’ına ısmarladı kendini.
Ona az yaklaşmaya, gücü yokken şeytanın,
Senin gücün yeter mi, uğraşma daha sakın.
Alamazsın sen onu, kendini yorma fazla.
O uyuyor ise de, uyumaz Rabbi asla.)
Bunu duyup korktu ve çıktı evin içinden.
Tövbe edip, vazgeçti bu hırsızlık işinden.
Rebi bin Heysem dahi, evliyadan bir zattı.
Bin altın değerinde var idi cins bir atı.
Bir gün namaz kılarken, çalındı o ara at.
Farketti, namazını bozmadı yine fakat.
(Niçin mani olmadın?) diye sorduklarında,
Dedi: (Huzurundaydım Rabbimin ben o anda.)