İşitince, bir keder sarmıştı herbirini.
Hazret-i Ömer dahi, haberi işitince,
Elleri iki yana düşüverdi hemence.
Eshap’tan Enes bin Nadr, görünce böyle onu,
Sorup öğrendi hemen, sebep ne olduğunu.
Dedi: (Şehid olduysa, Peygamber Efendimiz,
Onsuz ne yapacağız dünyada öyleyse biz?
En iyisi, çarpışıp biz de şehid olalım.
Böylece bir an evvel, Resul'e kavuşalım.)
Kılıcının kınını, kırdı böyle diyerek.
Daldı küffar içine, tekbirler getirerek.
Resul'ün aşkı ile savaştı sert ve şedid.
Çok kâfiri öldürüp, sonunda oldu şehid.
Bir çoğu dağılmıştı Sahabe-i kiram’ın.
Hem de şehid olmuştu, çoğu müslümanların.
Müşrikler, bu durumdan ederek istifade,
Azıp kudurmuşlardı eskisinden ziyade.
Lakin bir müddet sonra, Resul'ü sağ gördüler.
Şaşırıp, bir hınç ile üstüne yürüdüler.
Ve kılıçları ile vurarak o Resul'e,
Onu şehid etmeye uğraşırlardı böyle.
Resul'ün üzerinde, iki zırh olduğundan,
Pek tesir etmiyordu darbeler Ona o an.
Lakin çok taş atmıştı Utbe bin Ebi Vakkas.
O Server, o taşlardan muzdarip oldu esas.
Kanadı o taşlarla, alt dudağı Resul'ün.
İki alt dişleri de, kırıldı hatta o gün.
Kâfir İbni Kamia, Peygamber-i zişan’a,
Vurmuştu kılıç ile o mübarek başına.
O darbeyle, Resul'ün miğferi parçalandı.
Hatta iki halkası, şakaklarına battı.
Ve yine bu kâfirin darbesiyle o zaman,
Yaralandı o Server mübarek omuzundan.
Giydiği iki zırhın sıkletiyle, bu kere,
Derince bir çukura düştü yanı üzere.
İbni Kamia için, buyurdu ki o zaman:
(Eylesin Hak teâlâ, seni zelil, perişan.)
Kâfir, gördü Resul'ü hareketsiz bir halde.
Öldürdüğünü sanıp, sevindi pek ziyade.
(Muhammed’i öldürdüm, bu iş bitti!) diyerek,
Gitti Ebu Süfyan’ın yanına seğirterek.
Maksada kavuşmanın hazzıyla o aralık,
İlgilenmiyorlardı Resulullah’la artık.
Zira Resulullah’ı, öldü sandıklarından,
Çekilip gitmişlerdi o çukurun yanından.
Yeni bir şevk kazanan o müşrikler, bu kere,
Topyekün saldırdılar birden mücahidlere.
O çukura düşünce Peygamber Efendimiz,
Bile bile, bir müddet kaldı hiç hareketsiz.
Müşrikler, o Server'i hareketsiz gördüler.
Böylece öldü sanıp, orayı terk ettiler.
Lakin taktik icabı, o halde yatmışlardı.
Zira (Savaş hiyledir) diye buyurmuşlardı.