Hindistan'da yetişen büyük velîlerden. İsmi Muhibbullah, nisbeti Mankpûrî'dir. Mîr Seyyid Muhibbullah-ı Mankpûrî ismiyle tanınır. Doğum ve vefât târihleri belli değildir. On yedinci asrın sonlarına doğru vefât ettiği bilinmektedir.
İlk zamanlarında, o zamânın evliyâsının büyüklerinden Muhammed bin Fadlullah-i Bürhânpûrî'nin hizmetinde bulundu. Ona çok güzel hizmet eden Seyyid Muhibbullah-ı Mankpûrî, o zâttan icâzet ve hilâfet aldıktan sonra, yine aynı şehirde bulunan Mîr Muhammed Nûmân'ın hizmet ve huzûru ile şereflendi. Ondan tasavvuf yolunun edeb ve inceliklerini öğrenmeye başladı.
Bir gün hazret-i Ali, ikindi namazını,
Kılmamıştı ki gördü, güneşin battığını.
Öyle çok üzüldü ki namazın geçtiğine,
Atıverdi kendini Resulün eşiğine.
Onun ağladığını görünce Fahr-i cihan,
Üzülüp, ağlamaya başladı o da o an.
Sonra, dua eyledi âlemlerin Rabbine.
O anda batan güneş, geriye döndü yine.
Buyurdu ki: (Ya Ali, kaldır da bak başını.
Güneş hala batmamış, kalk da kıl namazını.)
Allah Arslanı Ali, kapıldı bir sevince.
Kalktı ve namazını eda etti hemence.
Yine aynı şekilde, hazret-i Ebu Bekir,
Vitri kılamayınca, oldu çok müteessir.
Öyle çok üzüldü ve ağladı ki o buna,
Koştu hemen Resulün mübarek huzuruna.
Sanki dünya yıkılmış, o, altında kalmıştı.
Göz yaşları sel olup, üstünü ıslatmıştı.
Dedi: (Ya resulallah, ben mahvoldum, ben yandım.
Zira kazaya kaldı gece vitir namazım.)
O Server öğrendi ki, namaz kalmış kazaya.
O dahi çok üzülüp, başladı ağlamaya.
O esnada Cebrail, Rabbinden emir alıp,
Bir anda o Serverin huzurlarına varıp,
Dedi: (Ya resulallah, Sıddık’a de ki şu an,
Affetti günahını Allahü azimüşşan.)
Yine büyük zatlardan, Bayezid-i Bistami,
Gece ibadetinde, uyuyakaldı ani.
Sonra uyanamadı o sabah namazına.
O kadar üzüldü ve ağladı ki o buna,
Hoş geldi Rabbimize onun bu üzülmesi.
O esnada, gaibden duyuverdi şu sesi:
(Ey Bayezid üzülme, kusurunu affettim.
Hem de sana, yetmişbin namaz sevabı verdim.)
Peygamber Efendimiz buyurdu: (Bir müslüman,
Bir vakit namazını, hiçbir özrü olmadan,
Bile bile kazaya bırakırsa eğer ki,
Ateşte, seksen hukbe yanar o elbetteki.)
Hukbe, seksen ahiret senesinin ismidir.
Ahiretin bir günü, bin dünya senesidir.
O halde ey müslüman, boş geçirme vaktini.
İyi bil zamanının, ömrünün kıymetini.
Namazları, vaktinde eda et ki bu günde,
Hiç pişman olmayasın yarın mahşer gününde.
Çünkü bir namazını, bile bile terk eden,
Yani onu kılmayıp, ölse kaza etmeden,
Kabrine, Cehennemden yüz pencere açılır.
Ta kıyamete kadar, ona azap yapılır.