Evliyânın büyüklerinden. İnsanları Hakk'a dâvet eden, doğru yolu göstererek saâdete kavuşturan ve kendilerine Silsile-i aliyye denilen büyük âlim ve velîlerin yirmi ikincisidir. İkinci bin yılının müceddidi ve İslâm âlimlerinin gözbebeği olan İmâm-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûkî Serhendî hazretlerinin hocasıdır. Babasının ismi Abdüsselâm olup, fazîletli bir zâttı. Annesi ise hazret-i Hüseyin'in soyundan olup, seyyide ve mübârek bir hanımdı. Muhammed Bâkî-billah hazretleri 1563 (H.971) senesinde Kâbil şehrinde doğdu.
1603 (H.1012) senesinde bir hastalığa tutuldu ve şöyle buyurdu: Hâce Ubeydullah-ı Ahrâr'ı rüyâda gördüm ve bana; "Gömlek giyiniz." buyurdu. Bu rüyâyı anlattıktan sonra, tebessüm etti ve; "Eğer yaşarsam öyle yaparım, yaşamazsam, gömleğim kefenimdir." buyurdu. O tarihte vefat etti.
Bu zat buyuruyor ki: (Çok şükür Rabbimize.
Çok maddi ve manevi nimetler verdi bize.
Bir keşmekeş içinde inlerken bütün âlem,
Bizler, rahat ve huzur içindeyiz tamamen.
Çünkü iman, ibadet, huzurun kaynağıdır.
En büyük ibadet de, elbet namaz kılmaktır.
Çünkü namaz, Allah’ı hatırlatıyor bize.
Günde, en az beş kere geliyor kalbimize.
Onu hatırlamak da zikir ve ibadettir.
Namaz kılan, Allah’ı zikrediyor demektir.
Hatta beş defa değil, anılır daha fazla.
Zira her şey zikirdir, ilgiliyse namazla.
(Ezan kaçta oluyor?), (Vakite ne kadar var?)
(Kalkıp abdest alayım) şeklinde konuşmalar,
Namazla alakalı olduğundan dolayı,
Hatırlatır bizlere Allahü teâlâyı.
Çünkü zikir, Allah’ı kalben hatırlamaktır.
Bu da, namaz kılmakla müyesser olmaktadır.
Kim beş vakit namazı, her gün eda ederse,
Ve bir vakti kılınca, ötekini beklerse,
Yani hep düşünürse her kim namaz kılmayı,
O, zikretmiş sayılır her an Hak teâlâyı.
Kalp hastalıklarının ilacı, bu zikirdir.
Allah’ı hatırlamak, kalbin temizliğidir.
Kimin kalbi, Allah’ı zikrederse eğer ki,
Yerleşir o kalplere Allah’ın muhabbeti.
İşte namaz kılmakla bu zikir hasıl olur.
Allah’ın sevgisi de, bu kalplerde bulunur.
Muhabbet-i ilahi, bir kalbe girse eğer,
Bu dünyanın sevgisi, o kalpten çıkar, gider.
İşte bu yüzdendir ki, en kıymetli ibadet,
İhlas ile beş vakit namaz kılmaktır elbet.)
Bir gün de buyurdu ki: (Namaz büyük ibadet.
Namaz’la hasıl olur Rabbe sevgi, muhabbet.
Nefis de güçsüz kalır kılındıkça her namaz.
Git gide zayıflayıp, insanı aldatamaz.
Sevdiği içindir ki Allah müslümanları,
Hep mükellef kılmıştır namaz ile onları.
Bir lütf-i ilahi ki namaz bize aslında,
Nefis kahrolmaktadır namaz kılındığında.
Bir de, yapıldığında bir amel ve ibadet,
Emredildiği gibi yapmalı onu elbet.
Mesela bir namazın sahih olması için,
Abdestin, doğru sahih olması lazım ilkin.
Doğru dürüst bir abdest alınmamışsa eğer,
Buna bağlı olarak, namaz da olur heder.
Şartlarına uyarak, emredildiği gibi,
Yapılan bir ibadet, sahih olur tabii.)