Sonra da o çemberi gitgide daralttılar.
Kâfirlerin gayesi, o gün yine bir tekti.
O da, bir fırsat bulup Resul'ü öldürmekti.
Lakin bu, zordu gayet, zira Eshab-ı kiram,
Resul'ün etrafında, halka olmuşlardı tam.
Ona gelen her türlü hücumlara, her saat,
Siper oluyorlardı bedenleriyle bizzat.
Buna rağmen müşrikler, fırsat bulup bir ara,
Yaklaşmışlar idi ki Resul-i kibriya’ya,
Peygamber Efendimiz, görür görmez bu hali,
Buyurdu ki: (Şunlara hücum eyle ya Ali!)
O, kılıca sarılıp, derhal hücum ederek,
Düşmanın üzerine saldırdı kükreyerek.
Amr ibni Abdullah’ı öldürdü vurup hemen.
Diğerlerini ise, kaçırttı hep o yerden.
Bir aralık kılıcı, ikiye bölününce,
O Server, zülfikârı verdi ona hemence.
Yine hücum olmuştu, o ara müşriklerden.
Buyurdu ki: (Ya Ali, bunları def et benden.)
Yine hazret-i Ali, çekerek Zülfikârı,
Dağıttı bir hamlede, hücum eden küffarı.
Bunu görüp Cebrail geldi Resul katına.
Aliyyül Mürteza’yı eyledi meth-ü sena
Peygamber Efendimiz, buyurdu ki cevaben:
(Ey Cibril, elbette ki ben ondanım, o benden.)
Cibril aleyhisselam, bu sözün üzerine,
(Ben de ikinizdenim) diye arz etti yine.
O sırada, bir nida duyuldu ki aşikâr:
(Yiğitlerden Ali ve kılıçlardan Zülfikâr.)
Müşrikler anladı ki, Eshabı katletmeden,
O Server'i öldürmek, mümkün değil katiyen.
Onlar, bu hakikati öğrenerek iyice,
Uzaktan ok atmaya başladılar hemence.
Müşriklerin hedefi, Resulullah’tı bizzat.
Lakin Eshab-ı kiram, vermiyordu hiç fırsat.
Resul'ün etrafında, et'ten bir duvar gibi,
Kale oluşturdular otuz kadar sahabi.
Ona gelen oklara, o mümtaz sahabiler,
Kendi bedenlerini ettiler kalkan, siper.
Bir çoğu, Ona gelen oklara karşı durup,
O Resul'ün önünde, şehid oldu vurulup.
Eshaba buyurdu ki Peygamber Efendimiz:
(Siz dahi ok atarak mukabele ediniz.)
Mücahidler, bu emri alır almaz Resul’den,
Düşmana ok atmaya başladı hepsi birden.
Çok keskin nişancıydı Sa'd bin Ebi Vakkas.
Ok atma hususunda kazanmıştı ihtisas.
Oturup, sadağından her bir oku çekişte,
Diyordu ki: (Ya Rabbi, bu, senin okun işte.
Senin düşmanlarına atıyorum bunları.
Sen isabet ettirip, helak et şu küffarı.)
Bunu duyup dedi ki Peygamberimiz dahi:
(Sa'dın bu duasını kabul et ya ilahi!)