Sultan II. Bayezid, Yavuz ve Kanuni zamanlarında Şeyhülislamlık yapan ve 1526 se nesinde vefat eden, Zenbilli lakabıyla meşhur olan Alâüddin Ali Cemâlî Efendi, aslen Kara manlıdır. Efdalzâde Hamidüddin Molla’nın vefatından sonra 1503’te Şeyhülislam oldu ve yir miüç sene aralıksız bu makamda kaldı. Bilassa Yavuz gibi çok sert bir padişaha karşı çekin meden doğru olanları söylemesi ile hem padişahın, hem de halkın sevgisni kazandı. Yavuz bir defasında, yurt dışından ibrişim getirilmesini yasaklamıştı. Bazı ipek tüccar larının bu yasağa uymayıp ibrişim ithal ettikleri tesbit edilince hemen tutuklandılar. Yavuz’a bu durum haber verilince, hemen onların idam edilmesini emretti. Fakat Zenbilli Ali Efendi, böyle bir suç için idam cezası verilemeyeceğini padişaha söyleyince Yavuz:-Tedâbir-i mülkiyyeye karışmak vazifeniz değildir! Diyerek onu bu işe karıştırmamak istedi. Bunun üzerine Zenbilli Ali Efendi:-Huzûr-u âhiretinizdendir ve bizim müdahaleye hakkımız vardır. Ukbanızı siyanet borcumuzdur. Bu adamları itlak ederseniz (salıverirseniz) ne âlâ, yoksa ikâb-ı azîm vardır diye cevap verdi. Bunun üzerine Yavuz Zenbilli’ye hak vererek tüccarları serbest bıraktı.Fetva isteyenlere kolaylık olması için evinin penceresinden aşağıya bir zenbil sarkıtır ve herkes soracağı sualleri yazarak zenbile koyar, cevaplarını da ertesi gün yine aynı zenbil içine konmuş olarak bulurdu. Bu yüzden ona “Zenbilli” denilmişti.