ARA
OSMANLI HİKAYELERİ
 Fazıl Ahmet Paşa’nın sadrazamlığı zamanında, Avusturya üzerine yapılan Uyvar seferi sırasında, Osmanlı ordusu, kendisilerinden kat kat daha kalabalık bir Avusturya birliği ile karşılaştı. Sadrazam, bu ordu ile harbi kabul etmek mecburiyetindeydi. Fakat, o devirde Osmanlı ordusu, diğer müesseseler gibi eski ihtişamını kaybetmiş, ancak maddi tedbirlerle muvaffakiyetler kazanabiliyordu. İşte Fazıl Ahmet Paşa, böyle bir durumda, yapılacak olan şeyi yaptı. Düşman kellesi getirecek olan her askere altın verileceğini vadetti. Ertesi gün savaş başladı. Asker, büyük bir azimle düşman üzerine atılıyor, kılıçlarını her indirişte bir düşman kellesini indiriyordu. Güneş batarken, düşman birlikleri ordugahlarına dönüyorlardı. Osmanlı askeri de kopardığı düşman kelleleri ile birlikte sadrazamın otağı önünde toplandılar. Vakit geçirmeden, düşman kellesi getiren  askere, vadedildiği gibi altınları verilmeye başlandı. Sadrazamın kethüdası İbrahim ağa, biraz sonra huzura çıktı ve sadrazama:-Devletlûm, bu kadar bol bahşişe sel gibi akçe olsa yine yetmez, biraz tutumlu olun, deyince, Fazıl Ahmet Paşa:-Bre ahmak, para ancak böyle işler için lazımdır. Paramız tükenirse borç alır, yine bol bol dağıtırız, dedi.
Tüm İçerikler