1509'da Memlük Sultanı Kansu Gavri, Portekizliler ile Kızıldeniz'de savaşmak için gerekli donanma malzemesini ve ateşli silahı Osmanlı Devleti'nden istemişti. Osmanlı Devleti de, 1511 yılında, 400 top, 40 kantar barut ve bir miktar bakırdan olusan bir yardım yaparak Memlükları Hristiyan Portekizlilere karşı desteklemişti. Bu yardımlar arasında gemi yapım malzemesi yanında asker ve arkebüzler (uzun namlulu tüfek) de bulunmaktaydı. Diğer taraftan İslam dünyasında ateşli silahların kullanımında önemli bir yeri olan Memlüklar, Kansu Gavri devrinde bir reform teşebbüsünde bulunmuşlarsa da Ridaniye'de, Osmanlilar karşısında mağlup olmaktan kurtulamamışlardı. Osmanlılar, Habeşistan'daki Müslüman lider Sultan Ahmed Gran'a 1527 ve 1542 yıllarında bölgedeki Hristiyan lider ve onun destekçisi Portekizlilerle savaşmak üzere birçok ateşli silah ve top yardımı yapmıştı. Sumatra'da Osmanlı Sultanı adına hutbe okuyan Açe Sultanı'na da, Hollandalılar ve Portekizlilerle savaşması için gönderilen yardım gemileri İstanbul'dan yola çıkmış, ancak Yemen isyanı sebebiyle bu yardım yerine ulaşamamıştı. Bunun yerine Osmanlılar, bir grup topçu ustasını Açe'ye göndermişlerdi. Bu top ustalar, burada 200 kadar bronz top dökerek Malakka'da Açe Sultanı'nın Portekizlilerle savaşında muvaffakiyetini sağlamışlardı.Hindistan'da Osmanlı topçularının ayrı bir yeri ve önemi vardı. Sultan Bahadur Şah'ın emrinde çalışan Selman Bey'in yeğeni Mustafa Bayram, Rumî Han ve kölesi Hoca Sefer Selman da Hüdavend Han ünvanlarını almışlar ve bu bölgede oldukça büyük bir üne kavusmuş lardı. Kanunî Sultan Süleyman (1520-1566) tarafından Hind Şahı'nın isteği üzerine oraya giden İstanbullu Hüseyin Han'ın dökmüş olduğu Maliki Meydan adlı 42 ton ağırlığındaki bronz top 1685 yılına kadar kullanılmıştır.Osmanlıların askerî yardım gönderdiği diğer bir Müslüman devlet Afrika ülkesi olan Bornu Devleti'dir. En parlak dönemini May İdris Elevma (1571-1603) döneminde yaşayan ve gücünü İslam'ın çevreye yayılması için kullanan bu devlet lideri, 1576 yılında III. Murad'a bir elçi göndererek itaat bildirdi ve Osmanlı Devleti'nden askerî ve teknik yardım istedi. Trablusgarb Beylerbeyliği vasıtasıyla yapılan yardımda birçok tüfek ve tüfekçi gönderilmiştir. Elevma, bu yardım sayesinde, çakmaklı tüfeklerle donatılmış bir ordu kurmuştur.Osmanlılar, İstanbul'un fethini müteakip çok sayıda ateşli silahlarla mücehhez bir ordu kurarak dünya devletleri arasında ciddi ve caydırıcı bir güç halini almaya başlamışlardı. Bu gücü onlara sağlayan faktörlerden birisi olan ateşli silahlardaki üstünlükleri sayesinde batıdaki ve doğudaki düşmanlarına karşı pek çok mücadelede muvaffak oldular. Onyedinci asrın orta larına kadar hiçbir İslam ülkesi ateşli silah teknolojisinde Osmanlıların gücüne erişememişti. Avrupa devletlerinin ise Osmanlıları yakalamaları ancak bu asrın başlarında gerçekleşebilmiş tir. Çağın savaş teknolojisini çok iyi takip eden ve bunu en iyi sekilde kullanan Osmanlılar, bu teknolojinin Müslümanların dünyanın dört bir yanında muvaffak olmaları adına kullanılmasında elinden gelen yardımı esirgememiştir. Bir taraftan kendisi Avrupalı düşmanları ile çarpışırken, bir taraftan da, Afrika'dan Sumatra'ya, oradan Asya'nın ve Hindistan'ın ortalarına kadar hakimiyetleri dışındaki çok büyük bir coğrafyaya ateşli silah ve asker yardımı yaparak Müslüman devletleri gayri müslim düşmanları karşısında desteklemiştir. Dünya'nın üçte birine fiilen hakim olan Osmanlılar diğer üçte birinde de, kendilerine sevgi ile bağlanan ülkeler sayesinde söz sahibi olmuşlardır.