Mısır’da 1882’de, Mehmet Ali Paşa soyundan beşinci kuşak İsmail Paşa, başta İngilizler olmak üzere Avrupalılardan mali ve siyasi destek görüyordu. O istedikçe, İngilizler bol bol borç para verdiler. Zaten bir zengin kolay borç veriyorsa ondan korkmalıdır. Mısır Hıdivi yani Başbakanı İsmail Paşa, bu paraları kısa sürede çarçur edip bitirdi. Paşa’da bulunan Süveyş hisselerinin yarısını, İngilizler borca karşılık kaptılar. Ancak Fransa, kendi açtıkları Süveyş’in, İngilizin yönetimine geçmesinden pek rahatsız oldu. Borç alma hızlandı. Artık alınan borç ile yeni borçlar ödenemeyince, İngilizler Mısır ekonomisinde iyileştirmek yapmak için, Mısır’a maliyeciler gönderdi. Mısır’da bir hükûmet vardı. Bu hükûmette Maliye Bakanı İngiliz, Nafia yani Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı da Fransız idi. Bu iki bakan, harcamalarda kısıtlamalar yaptırmaya başladı. 30 bin kişilik Mısır ordusu 10 bin kişiye düşürüldü. Askerî harcamalar iyice kısıldı. 2 500 subay ordudan atıldı. Birçok memurun işine son verildi. Güya Mısır’ı ekonomik sıkıntıdan kurtarmak için yapıyorlardı. Bu uygulamalar Mısır halkını çok üzdü. Yine İngilizin kontr propagandası ile yerli halk, 11 Temmuz 1882’de, Osmanlılar aleyhine ayaklandı. Mısırlı Miralay (Albay) Ahmet İrabî, Vatanî örgütü ile “Mısır Mısırlılarındır” hareketini başlattı. Mısır’ı güya hürriyetine kavuşturacaktı. Avrupalılar Mısır idaresindeki kendi adamlarını hemen geri çektiler. Ve İstanbul’da padişahı, Mısır’daki isyanı bastırmak için asker sevkine zorladılar. İngilizin maksadı; Türk ordusu Mısır’a girip de Mısırlılarla çatışmaya başlayınca; yerli halka “Bakın sizin dininizden olan Osmanlılar sizi öldürüyorlar” diyerek, kendilerini kurtarıcı kabul ettirmek idi. İngiltere ve Fransa, İskenderiye Limanı’na birer zırhlı gönderdi. Albay Ahmet İrabi, İskenderiye’yi kuşatıp, yine İngilizin kontr tahrikleri ile, İskenderiye şehrindeki yüzlerce İngiliz dahil Avrupa insanını öldürüp evlerini yaktırdı. İngilizin müdahalesine yol açıldı. İngiltere ve Fransa bu sefer birer filo göndererek, İskenderiye şehrini, sabahtan başlayıp, altıbuçuk saat topa tuttular. Şehirde taş üstünde taş kalmadı. Burada bir yere dikkat çekmek isterim: İngiliz, Süveyş Kanalı’nı ele geçirmek için, böyle dolaylı bir oyun oynadı. Ve İskenderiye’deki yüzlerce vatandaşının ölümüne, bile bile göz yumdu. İskenderiye’de kıyıya asker çıkararak, isyancıları Kahire’ye kadar kovaladılar. Ahmet İrabî’yi yakalayıp Seylan’a sürdüler. Zira o da İngilizin adamı idi. Görüldüğü gibi müthiş bir şike. Kahire’de, İngiliz ordusu eski Hıdiv’in önünde geçit resmi yaptı ve güya Osmanlı’ya bağlı, ama İngiliz idaresindeki bir Mısır ortaya çıktı. İstanbul ve Padişah bunu kabullenmeyince, Türk devletine boyun eğdirmek için; Sırbistan, Karadağ, Bulgar ve en son Ermeni ayaklanmalarını, Osmanlının başına çorap gibi örüverdiler.