ARA
OSMANLI HİKAYELERİ
 Kanuni Sultan Süleyman Han zamanında Avrupalı yazarların Osmanlılara karşı büyük bir ilgisi vardı. Bunlardan imkan bulabilenler İstanbul’a gelmişler ve hatıralarını yazmışlardı. Bu yazarlardan biri de Fransız asilzadelerinden Baron de Tosqueville’dir. Baron, İstanbul’un birçok mahallesini gezmiş ve Osmanlı aile ve cemiyet hayatı hakkında birçok bilgi aktarmıştı. İşte bunlardan birkaçı:“Evleri hemen hemen ahşap. Çoğu bir giriş avlusu ile kendi iç dünyasına açılır. Türk sokakları, mahalle adını verdikleri bir birimde bütünleşiyor. Mahallenin güvenliği, yine mahalle li tarafından, semtlerin sosyal bir parçası olan kollukçularca tesis edilmiş. Evvela imam...Yani mahalle camiinin imamı. Oradaki en itibarlı kişi. Osmanlılarda mahkemeler, bizdeki gibi sayılamayacak kadar çok değil. Sebebi, bu imamların başkanlığında, âdeta özel yargılama geleneği. Mahalleli, aralarındaki ihtilafları, mahkemeden önce mahalle imamına götürüyor. İmamlar, meseleyi hukuk çapında ele almadan evvel, sulh teşebbüsünde bulunuyorlar. Bu safhaya mahallenin yaşlıları da bir bakıma jüri olarak katılıyorlar. Anlaşmazlık ların tamamına yakın bir kısmı orada hallediliyor. Borç meselesi olsun, aile hukuku veya mülk anlaşmazlığı olsun, bizde olduğu gibi tutanaklı, zabıtlı, bir belge imzalanmıyor. Buna karşılık imamın ve mahallelinin huzurunda haklarına razı olan taraflar, verdikleri sözle kendilerini mutlak şekilde bağlı hissediyorlar. Razı olduğunu beyan ettiği karara riayet etmeyen taraf için bir müeyyide yok. Ama bir başka müeyyide var ki, maazallah uyulmaması halinde hayat cehenneme döner. Şaşacaksınız ama, bu ceza şöyle:Mahallenin özel mahkemesinde verilen söze sadakat göstermeyen taraf, âdeta mahallesine ve evine girmek şansından mahrum kalıyor. Hatta mahallenin kontrol merkezi olan kahvehanesinin önünden bile geçemiyor. Bir bakıma itibarı sıfırlanıyor. Osmanlılarda sadakat mefhumunun ne olduğunu iyi bilenler, ne demek istediğimi anlayabileceklerdir.”
Tüm İçerikler