Sultan Abdülaziz Hân'ın bindiği Sultaniye vapuru bütün ihtişamı ile sahillere yığılmış Fransız halkının tarassutu altında 28 Haziran 1867 sabahı Fransa'nın Tulon limanına varılmış tı. Rıhtımda dük Dö Trant, General Bevil, Marki Dö Ko, Verşer Dö Refiye ve kumandan Dreyse sıraya dizilmişler, halk da arkalarında “Vive le Sultan“ alkışlarıyla rengârenk bir manzara içindeydiler. Fransız donanması alay sancaklarıyla donanmış, top atışlarıyla onu selâmlıyor lardı. Orada sultanı karşılayanlar arasında elçimiz Mustafa Fâzıl Paşa ve bilumum Türk tebaa da vardı. Zât-ı şâhâne tarafindan kabul ve iltifâta mazhar olanlar arasında Fransa'daki Türk tebaa dan sayılan Araplar, Mısır Kölemenleri, Türkistanlılar, Afganlılar, sair Müslümanlar, Ermeniler, Rumlar, Musevîler ve diğer milletler hepsi bir aradaydı ve Fransa'nın pek çok yerinden kalkıp sultanlarına arz-ı ubûdiyet etmeye gelmişlerdi. Bunlar içinde resmî vazifeli olanlar fesli ve üniformalı idiler. Bir ara nûrânî yüzlü bir Osmanlı annesi, Âl-i Osman padişahının önünde diz çökmüş, eteğini öpüyordu. Sultan onu ellerinden tutarak kaldırdı ve iltifatlarda bulundu. O sırada ihtiyar kadıncağız şunları söylüyordu:“Şevketmeab! Hacdan bu sene döndüm. Rüyamda zât-ı şevketlerinin huzurunda vusûle mazhar olduğumu görmüştüm. İşte rüyam hakikat oldu. Artık Allah seni de, azametlü devletini de, mübârek mülkünü ve aziz milletini de kem gözlerden korusun. Bu Frenkler hükümdar ne imiş şimdi görsünler!..“Sultan Abdülaziz'i ağlatan bu sözler, belki de Fransa ziyaretinin en mânâlı cümleleriydi. Gerçekten de o ve ertesi günlerde Avrupa bir padişah nasıl olurmuş gördü. Fransız hanımlar Osmanlı sultanına yaklaşamadılarsa da hizmetkârlarına ellerini değdirmek için yarıştılar. İki yıl boyunca Osmanlı kıyâfetleri Fransa'da moda oldu ve herkes Osmanlı gibi davranmakta yarıştılar. Bu örnek asâlette şüphesiz o ihtiyar kadının duâsı vardı ve bütün ziyaret heyetine bir mânevî hava katmıştı. Otuz yedi yaşındaki padişahın genlerindeki asâletin, çevresindeki lerce nasıl tevârüs edildiğini, o günleri yaşayanların hâtıralarından ve bu ziyareti anlatan kitaplardan okumak daima mümkündür.