ARA
OSMANLI HİKAYELERİ
 Babası Sultan İbrahim’in tahtan indirilmesi üzerine IV. Mehmed Han, 8 Ağustos 1648 Cumartesi günü padişah oldu. Fakat henüz 7 yaşındaydı. Bu yüzden annesi Mahpeyker Valide Kösem Sultan ona yardımcı oluyordu. Padişahın çocuk yaşta olmasını fırsat bilen bazı saray adamları, istedikleri gibi hareket etmeye, bu arada işi zorbalığa kadar götürmeğe başlamışlardı. Bunlardan biri de Boyacı Hasan adıyla meşhur olan bir saray ağasıydı. Yaptığı kanunsuz işlerden dolayı Macaristan’daki Göle kasabasına sürüldü. Fakat burada da rahat durmadı ve halka baskı ve işkence yapmağa başladı. Alınması gereken verginin iki katını topluyor, vermeyenlere de akıl almaz cezalar uyguluyordu. Bu sıralarda, dirlik sahibi bir subay savaşta şehid olmuş, 10 yaşındaki oğlu Osman da İstanbul’a gelerek, babasının dirliğinin kendisine verilmesi için, Cuma selamlığından saraya dönmekte olan Padişahı yolda bekleyerek ona bir dilekçe vermişti. Kendi yaşında ki bir çocuğun bu hali IV. Mehmed’in hoşuna gitti. Kendisiyle biraz konuştuktan sonra beraberinde saraya götürüp Hasoda’da bir müddet misafir etti. Böylelikle aralarında bir arkadaşlık kuruldu. Padişah, çocuk yaşta tahta çıktığı için hiç arkadaşı olmamış ve dertleşebilecek, hatta oynayabilecek böyle bir arkadaş bulunca, sanki dünyalar onun olmuştu. Fakat, saray kanunları gereğince bir şehzadenin, âkıl ve bâliğ olucaya kadar, saraydan olmayan birisi ile bu kadar yakın münasebette bulunması yasaktı. Bu yüzden çocuk padişah, hayatında sahip olduğu tek çocukluk arkadaşını memleketine göndermek zorunda kaldı. Gözyaşları içinde arkadaşını uğurlarken, babasından kalan dirliği de vermeyi unutmadı. Memleketi olan Macaristan’daki Göle kasabasına gelen Osman’a, burasını haraca kesen Boyacı Hasan dirliğini vermedi. Bunun üzerine bu çocuk, yollara düşüp tekrar İstanbul'a geldi. O hafta Padişahın Üsküdar Valide Sultan Camiine selamlığa çıkacağını öğrendi ve caminin karşısına geçip yol kenarında beklemeye başladı. Camiden dönen IV. Mehmed, arkadaşı Osman’ı görünce hemen tanıdı ve sevinçle arabayı durdurdu, hemen Osman’ı yanına çağırdı. O da, kendisine ihsan edilen dirliğin Boyacı Hasan tarafından verilmediğini ve gasp edildiğini, ayrıca bu adamın halka byük zulümler yaptığı teferruatıyla anlattı. Bunun üzerine padişah, Sadrazam Derviş Mehmed Paşayı yanına çağırdı ve:-Derhal o adamı buraya getiresin! Diye emir verdi.Sadrazam, Boyacı Hasan’ı İstanbul’a çağırttı. Bir süre sonra Hasan, kalabalık adamlarıyla beraber geldi. Maksadı, kendisine bir zarar vermek isteyen olursa onları da ortadan kaldırmaktı. Tam Sadrazamın konağına girecekleri sırada Padişah fermanı geldi ve saraya çağırıldı. Saray muhafızları Hasan’ı içeri alırlarken, adamlarının etrafını sarmışlar, böylece huzura yalnız girmişti. Tam kapıdan girerken üzerine atılan kementle boğularak öldürüldü. Zulümle topladığı serveti de hazineye alındı. Böylece halk onun şerrinden kurtulmuş oldu. Başıboş kalan adamları da, birer birer cezalandırıldı.Padişahın çocukluk arkadaşına tekrar kavuşması kısa sürdü. Dirliğini alan Osman müsaade siteyerek memleketine döndü.
Tüm İçerikler