ARA
OSMANLI HİKAYELERİ
 II. Viyana bozgunundan sonra, Avusturyalılar bütün Macaristan’ı istila etmişlerdi. Kısa zamanda, çok geniş topraklar elimizden çıkmış, Venedik donanması da bazı Ege adalarına asker çıkarmıştı. İşte bu kara günlerde tahta çıkan Sultan II. Süleyman, felaket halini alan bu bozgunun önüne geçmek için çaba sarfediyordu. Tahta çıkışından bir kaç ay sonra, Belgrad kalesi de düşman eline geçti. Bunun üzerine Padişah, bizzat ordunun başında sefere çıktı. Edirne’ye geldiklerinde hastalanarak yatağa düştü...Cihan Sultanı ağlıyordu...“Belgrad düşmüş!...9 katlı Belgrad kalesini düşman kaplamış...” dedikleri zaman, Koca Padişah II. Süleyman gözyaşlarını tutamadı. Şeyhülislam Debbağzade Mehmed Efendi:-Ne yapabiliriz Sultanım!...Emir büyük yerden... diye teselli etmek istedi.Padişah üzüntüyle başını sallıyordu:-Emir Allah’ındır...Lâkin kulların hiç hatası yok mudur Hocam?Cevabı yine kendisi verdi:-Hatamız olmasaydı, Belgrad’ın 100’den fazla camisi, şimdi kilise haline döner miydiVeziriazam Tekirdağlı Mustafa Paşa söz aldı:-Allah’ın izniyle tiz günde istirdad eyleriz Devletlûm...-Ona şüphem yok. Andımız olsun ki, Belgrad’ı düşman eline komayız. Velâkin orada kılıçtan geçirilen, katledilen binlerce Müslüman için ağlarız...Kaptan-ı Derya Mısırlıoğlu İbrahim Paşa da, gözlerini siliyordu:-Sultanım...Siz biraz dua buyurun. Allahü a’lem, Padişah duası alan asker mağlup olmaz.-Aaaah..ah! Nerede o Padişahlar ki, duaları geri çevirilmeye!.. Onlar tarihte kaldılar Kaptan Paşa! -Hâşâ Hünkârım...-Biz ki Devlet-i Aliyyenin 20. Padişahıyız. Henüz 3.cümüz olan Hüdavendigar devrin de oralara varmışız. Bugün ise Drava nehri kıyılarında düşman sürüleri dolanır!..Debbağzade tekrar söz aldı:-Siz ki Milletin babası sayılırsınız Sultanım... Üstelik sefer üzeresiniz. Ayrıca da hastasınız. Peygamber “Sallallahü Aleyhi ve Sellem” Efendimiz buyurmuşlar: “Baba duası, yolcu duası ve hasta duası müstecabdır.” Duanız İnşaallah reddedilmez...Sultan II. Süleyman biraz sakinleşti. 8 cephede birden dövüşen mücahidlere dua etti. kafir eline düşen İslam topraklarının  kurtulması için dua etti. Sonra da, Anadolu Sancak ve Eyalet beylerine Fermanlar yazdırdı. Şeyhülislam Fetvasıyla birlikte gönderildi ve en kısa zamanda Edirne’de toplanmaları emredildi; bu sıralarda, Otağ önüne yüksek rütbeli bir Ulak geldi. Çavuşbaşı sordu:-Kimsin, nereden gelirsin?-Ağrıboz’dan gelirim... Şahin Mustafa derler bana...Hemen Huzura kabul edildi. Padişah ayaktaydı:-Baka Şahin Paşam. Sen de kara haber getirdiysen, şu an deme! Bugün yeteri kadar üzüldük...Yol yorgunu olmasına rağmen “Ulak” Paşanın gözleri ışıltılıydı. Sultan II. Mustafa’ nın elini öptü:-Duanız bereketiyle zafer bizimdir Padişahım!..Padişah ve otağdakiler heyecan içindeydiler. Derin bir “Elhamdülillah” çektik ten sonra: -Hele tafsil eyle! dedi. Ulak Şahin Paşa hadiseleri başından beri anlatmaya başladı:-Hilekar Venedikli, büyük bozgundan sonra çok şımarmıştı. Mora yarımadası ve  Aya Mavri adasından sonra Preveze limanını da işgal ettiler. Ondan sonra da kanlı gözlerini Ağrıboz adasına diktiler. Başlarında Morosini vardı. Venedik senatosu tarafından Doç, yani devlet başkanı seçilir seçilmez, ilk işi Ağrıboz’a saldırmak oldu. -Ağrıboz’un büyüklüğü nicedir?-Ege denizindeki en büyük adadır Efendimiz. Üstelik Atina kıyılarına pek yakındır. Bu yüzden Morosini kafiri de muharebeyi yakından takip etmek içim Atina’ya geldi. Bizim mağlup olacağımıza kat’i olarak inanmıştı. Çünkü bütün Haçlı tekneleri Ağrıboz önüne yığılmıştı. Venedik’ten başka, Papalık,  Alman, Fransız, Malta, Toskana’ya ait 334 gemi ile adayı muhasara ettiler. Bu armada, Haçlıların çıkardığı en büyük donanma idi. 11 Temmuz 1688 günü Pire limanından ayrıldılar. Başkumandanlığa, meşhur İsveçli Mareşal Kont Königsmark getirildi. İlk olarak, ada kumandanı İbrahim Paşanın bulunduğu Ağrıboz limanına saldırdılar. Karaya onbinlerce asker çıkardılar ve gemileriyle de kaleyi topa tuttular. Bizim sağ kanadımıza Bahriye Beylerbeyi (Oramiral) Mustafa Paşa, sol kanadımıza da Bahriye Sancakbeyi (Tümamiral) Tekin Paşazade kumanda ediyordu. İbrahim Paşa da merkez kuvvetleriyle harbe katıldı. Düşman kuvvetleri bizden kat kat fazla olmasına rağmen, Sultanım, kafirin attığı gülleden çok kelle kestik. Mücahidler “Allah...Allah” dedik çe, kafirler kaçacak delik aradılar. Muharebenin 33. günü Königsberg, bir güllenin göğsünü parçalamasıyla öldü. Fakat yaman askerdi ihtiyar. Ondan sonra Morosini, Alman Prensi Brunswick’i kumandan yaptı. Fakat İsveçliler onu dinlemez oldular. -Venedikli kumandan yok  muymuş?-Venedikliler tacir olur, bilirsiniz ya Devletlim. Parayla asker tutup savaştırırlar. -Peki o Alman Prensi ne yaptı?-Almanlar biraz daha gayretli  oluyorlar Efendimiz. Boğaz boğaza cenk ettiler. Lakin ilk hücumlarında ir Fransız Prensi ölümcül yara aldı. İkinci hücumda pek yaman vuruştular. Surlar üzerinde dişe diş cenk oldu. Saatlerce kanlı boğuşmalar devam etti.20 Ağustos’ta kaleyi cebren düşürmek istediler. Bütün kafirler saldırdılar. O gün de pek kanlı bir cenk oldu. Würtenberg Kontu yaralandı. Alman askerlerinin gözü yıldı. Venedik Doçuna, muhasaranın kaldırılmasını teklif ettiler. Fakat Morosini kabul etmedi. Bundan sonra lağım savaşları başladı. Yer ve su üstünde bulunan asker toprak altına girdi. 8 koldan tünel kazmaya başladılar. -İbrahim Paşa ne tedbir aldı?-Her gün belirsiz saatlerde huruç hareketi yaptırıyordu. Hem lağımcı askerler, hem de barut depoları yok ediliyordu.-Size hiç yardım gelmedi mi?-Sadece bir defa Sultanım. Tırhala Sancakbeyi 3.000 serdengeçti getirebildi. Onlar da güç bela düşman hatlarını aşabilmişler.-Sonra?-Tam 106 gün sonra Morosini pes etti. muhasaranın kaldırılmasına razı oldu. -Acep neden?-“Köprülü’den sonra Osmanlı’da adam kalmadı” diye Morosini, İbrahim Paşayı tanıyınca sözlerine pişman olmuş. Geri çekilmeye karar vermiş. Zaten, 25.000’den ziyade kafir öldü. Savaşacak askeri kalmadı. Paralı askerin de tamamı firar etti. -Bizim zayiatımız ne kadar?-Kal’amız harap oldu. 5.000 şehid verdik. -İki cihanda yüzleri ak ola!...-Mücahid İbrahim Paşa da ellerinizden öper Sultanım...”Biraz daha barutumuz olaydı da şu kaçan kafir teknelerini batıraydık”  der, hayıflanır durur.-Cenab-ı Hak ondan ve askerlerimden razı olsun...-Destur verirseniz Padişahım, Ağrıboz’a dönmek dileriz...-Var git Şahin Paşam... Selamlarımı ve armağanlarımı ilet. Bugün çok bunalmış tık. Seni Hızır gibi Allah yolladı. Kul bunalmayınca Hızır yetişmez derler ya...
Tüm İçerikler