Hicretin 4. senesi, Cemâziyelevvel ayı... Benî Nadir Yahudîlerinin Medine’den sürgün edilmelerinden iki ay sonraydı. Enmar ve Salebeoğulları kabilelerinin Müslümanlarla çarpışmak üzere toplanmış oldukları haberi Medine’ye ulaştı. Peygamber Efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” derhal hazırlanarak, mücahidlerle Medine’den yola çıktı. Zatürrikâ mevkiine kadar ilerleyip orada karargâhını kurdu. Müşrikler mücahidlerle çarpışmayı göze alamadıklarından dağlara kaçtılar... “Salât-ı havf” kıldılar...
Resûl-i Kibriyâ Efendimiz bir müddet burada bekledi. Öğle vakti girince de müşriklerin saldırısından duydukları endişe sebebiyle “salât-ı havf”, yani korku halinde namaz kıldılar. (En tehlikeli anlarda bile Resûl-i Kibriyânın cemaatle namazlarını edâ edişi, cemaatle namazın ne derece büyük bir ehemmiyete haiz olduğunu gösteriyor.)
Zâtürrikâ Gazvesinden sonra, bir eşkıyâ ata binmiş ve bir deveyi de yularından çekiyordu. O hâliyle Resûlullah Efendimizin huzûruna geldi ve şöyle sordu:
-Atımın karnında ne vardır? Resûlullah Efendimiz;
-Gaybı Allahü teâlâdan başkası bilmez, buyurdu.
-Yağmur ne zemân yağacak? dedi. Resûlullah Efendimiz;
-O öyle bir iştir ki, ne zaman yağacağını Allahü teâlâ bilir, buyurdu. Adam sormağa devâm edip;
-Yârın ne olacak, dedi. Resûlullah Efendimiz;
-Bana ma’lûm değildir, diye cevâb verdi. Sonra Allahü teâlâ, meâl-i şerîfi, (Kıyâmet vakti hakkındaki bilgi, ancak Allahın katındadır. Yağmuru “dilediği zaman, dilediği yere, dilediği miktar” O yağdırır. Rahîmlerde olanı o bilir. Hiç kimse yârın ne kazanacağını bilmez. Yine hiç kimse nerede öleceğini bilmez. Şüphesiz Allahü teala, her şeyi bilendir, her şeyden haberdârdır) olan âyet-i kerîmeyi gönderdi.
“Senin yüzünde yara çıkacak!”
Sonra o kimse;
-Yâ Muhammed! Bana şu devem senin Rabbinden dahâ sevimlidir, dedi! Resûlullah Efendimiz de ona;
-Rabbim cânımdan dahâ sevimli, nefsimden ve âile ferdlerimden dahâ azîzdir! buyurdu. Sonra secdeye kapandı. Secdeden doğrulup o adama;
-Rabbim bana haber verdi ki, senin yüzünün bir tarafında yara çıkacak! Yüzünün eti ve derisi çürüyüp dökülecek ve sonra öleceksin, buyurdu.
Kısa bir müddet sonra o kimsenin yüzünde bir yara çıktı. O yaradan öyle pis kokular yayılıyordu ki, halk nefret ederek yanından kaçışıyorlardı. O şahıs “Muhammed’in söylediği doğru çıktı” diyordu. Sonunda o perîşan hâliyle ölüp gitti...