Ubeyde bin Muhâcir hazretleri, Tâbiînin meşhûrlarındandır. 730 (H.112) senesinde vefât etti. Aslen Rum’du, ismi Kostantin idi. Müslüman olduktan sonra ona Abdürrahmân ismi verildi... HEPSİNİ FAKİRLERE DAĞITTI
İbn-i Câbir, bir arkadaşının şöyle anlattığını nakletmiştir:
Bir elbiseciden elbise satın almak istedim. Yedi dank (o zamanki para birimi) istedi, ben de “Altı dank olsun” dedim. Pazarlık uzayınca, elbiseci bana; “Sen nerelisin?” dedi. Ben de; “Dımaşk’tanım” dedim. “Sen hiç Dımaşklılar gibi değilsin. Dün buraya Dımaşklı bir zât geldi. İsmi Ubeyde bin Muhâcir’dir. Benden her biri yedi danka yedi yüz elbise satın aldı. Sonra “Onları yükle” dedi. İşçilerimi gönderip yüklettim. Benden aldığı bu elbiseleri tamamen fakirlere dağıttı, hattâ evine bir elbise bile götürmedi” dedi.
Ubeyde bin Muhâcir hazretleri çok zengindi. Bütün malını mülkünü satıp sadaka olarak dağıttı. Kendine sâdece oturacak bir ev kalmıştı. Şöyle derdi: “Ey Dımaşklılar, şu nehir altın ve gümüş dolu olarak aksa, herkes ondan kapışsa, ben dönüp bakmam.“
Bu mübarek zat vefât ettiğinde sadece tekfin ve techizine yetecek kadar parası kalmıştı.
Abdullah bin Yûsuf’tan şöyle nakledilmiştir:
“Ubeyde bin Muhâcir, köleleri satın alır, sonra serbest bırakırdı. Bir gün Rum asıllı ihtiyar bir kadın köleyi satın alıp serbest bıraktı. Zavallı ihtiyar, “nereye gideceğim, nerede barınayım bilmiyorum!” dedi. Bunun üzerine onu kendi evinde kalması için evine gönderdi...
SON NEFESTE İMAN ETTİ...
Akşam evine gidince, o ihtiyar kadınla birlikte yemek yediler. Sonra da kim olduğunu, nereden getirildiğini sormaya başladı. Kadın Rumca konuşuyordu. Sonunda o kadın annesi çıktı. Buna çok sevinip annesine Müslüman olmasını söyledi. Fakat kadın ilk anda kabûl etmedi. Ona çok iyilik ve ihsânlarda bulundu. Nihâyet bir cumâ günü ikindi namazından sonra, annesinin Müslüman olduğunu müjdelediler. Annesinin yanına gittiğinde Kelime-i şehadeti söyledi ve son nefesini verdi...