Ukbe bin Ebi Muayt, Mekke müşriklerinden olup, kötü niyetli olmayan bir adamdı. Resulullahla her karşılaştığında saygıyla bakar, iyi münasebetini bozmamaya gayret ederdi. Hatta uzun yolculuktan döndüğünde Mekke’de yemek yedirmeyi âdet edinmişti... Yine böyle bir yolculuktan dönmüş, vereceği yemeğe Resulullahı da davet etmişti. Resulullah efendimiz, onun bu davetine şöyle karşılık verdi:
- Ukbe, davetine gelirim ama yemeğini yemem. Yemeğinden yemem için seni yaratan Allah’ı inkâr etmemeni, O’nun Resulü’ne de şehadet etmeni beklerim. Senin gibi iyi niyetli bir insan küfürde ısrar etmemeli artık.
Ukbe bu teklife çok da direnmedi. Şehadet kelimesini söyleyiverdi. Efendimiz sevinmişti... Ancak, ne var ki, Ukbe’nin Mekke’de putperest dostları da vardı. Haber bir anda onlara da ulaştı. Onların içinde Übey bin Halef katı bir müşrikti. Hemen gelip arkadaşını suçlayıcı sorular sormaya başladı: “İŞTE BU OLAMAZ!..”
- Duyduğuma göre Muhammed’i yemeğe davet etmişsin. Bununla da kalmayıp onun teklif ettiği şehadet kelimesini de söylemişsin.
- Evet, öyle oldu.
- Olamaz! İşte bu olamaz!.. Hem şehadet kelimesini söyleyeceksin hem de bizimle dost olacaksın... Bu sana pahalıya mal olur. Bundan sonra hiçbir yerde iş bulamazsın.
Ukbe, dostunun bu sözlerinden endişe etmiş, şehadeti söylediğine pişmanlık duymaya başlamıştı.
- Olayı büyütme, dedi. Ben sadece “Ukbe’nin yemeğini yemeden gitti” diye bir söylenti çıkmaması için utandığımdan şehadet kelimesini getirdim, dedi.
“DOST”LARINI KIRAMADI!..
Übey kopardığı bu tavizden memnun olmuş, ama yeterli de bulmamıştı. Daha da ileri giderek yol gösterdi:
- Biz bu sözlerinin doğruluğunu ancak gidip O’na tükürdükten sonra kabul ederiz. Gideceksin, onu sevmediğini ifade eden bir tükürük fırlatacaksın!
Ukbe, dostlarının baskısına dayanamamıştı. Doğruca Efendimiz’in Darünnedve’de ibadet ettiği yere gitti. Tam dilinin ucunda topladığı tükürüğü fırlatacaktı ki aniden bir rüzgâr çıktı. Dudakları arasından çıkan tükürük geriye dönerek kendi suratına yapışıp hem de ateş gibi yaktı!..
Ukbe’nin yanağındaki yanığı görenler, nasıl olduğunu sorunca o da hadiseyi saklamadan anlattı...
Evet, “dost”larını kıramayan Ukbe, Bedir’de son nefesini müşrik olarak verdi...