Dün bir nebze bahsettiğimiz gibi, Tâlût (Saul) isimli bir melik İsrailoğullarının başına geçti. Tâlût, İsrail-oğullarına öğütte bulundu. Onlara şöylece seslendi:
“AYAKLARIMIZI SABİT KIL!..”
“Allahü teâlâ sizi bir nehir ile imtihan ediyor. O nehirden içen benden değildir. Ondan eli ile ancak bir avuç içen bendendir” dedi... Onların pek azı müstesna, diğerleri içti. Tâlût ile iman edenler nehri geçtiklerinde: ‘Bugün Câlût ve askerlerine karşı duracak takat bizde yoktur dediler. Allah’a kavuşacaklarını bilenler. Nice az bir topluluk vardır ki, Allah’ın izni ile daha çok olana galip gelmiştir. Allah, sabredenlerle beraberdir’ dediler.” (Bakara, 2/249)
Amâlika ordularının başında Câlût (Golyat) bulunuyordu. Câlût’un ordusuyla karşı karşıya gelen mümin topluluk şöyle dua etti: “Ya Râbbi, üzerimize sabır ve sebat ihsan eyle, ayaklarımızı sabit kıl ve kâfir kavme karşı bize yardım et.” (Bakara, 2/250)
Tâlût’un ordusunda Dâvûd isminde genç bir asker bulunuyordu. Dâvûd, Yakub aleyhisselamın neslinden idi. İsrailoğullarından olan Dâvûd, daha genç yaşta iken, hak davanın amansız düşmanı, zorba ve güçlü ordulara sahip olan Câlût ile yaptığı mücadeleyi kazanmış ve bu savaşta Câlût’u sapan taşıyla öldürmüştü. Bu olayda Allah’a tevekkül eden müminlerin zalimleri nasıl yendiği gösterilmektedir.
“Allah’ın izniyle, onları hemen hezimete uğrattılar. Dâvûd da Câlût’u öldürdü. Allah ona mülk ve hikmet verdi. Dilemekte olduğu şeylerden de ona öğretti.” (Bakara, 2/251)
***
Câlût’un öldürülmesiyle Amâlikalılar bozguna uğradılar, darmadağın oldular. Bu olaydan sonra halk, Dâvûd’a daha çok sevgi ve saygı göstermeye başladı. Tâlût’un ölümünden sonra yerine Dâvûd (aleyhisselam) geçti. Ona hem yönetim, hem peygamberlik verildi.
KUŞLAR BİLE ONU DİNLERDİ!..
Dâvûd (aleyhisselam) hakkında Kur’ân-ı kerimden gelen rivâyetler; Dâvûd’un çok güzel bir sesi olduğunu, kendisine verilen Zebur’u okumaya başlayınca, dağların ve kuşların onu dinlemek üzere etrafında toplandıklarını bildirmektedir...
Zebur dört büyük semâvî kitaptan birisi olup, yüz elli sûreden ibarettir. Bu kitap, şer’î hükümleri taşımadığı için Dâvûd aleyhisselam, Musa aleyhisselamın şerîati ile hükmetmiştir...