İbrâhim Zâhid-i Geylânî “Tâcüddîn” İslâm âlimlerinden ve evliyânın büyüklerindendir. Babasının adı Rûşen Emir’dir. Künyesi Ebü’s-Safvet, lakabı “Tâcüddîn”dir. Doğum târihi bilinmeyen İbrâhim Zâhid-i Geylânî, Âzerbaycan’da bulunan Geylân nâhiyesine bağlı Siyâverû isimli köyde doğdu. 1305 (H.705) senesinde Geylân yakınlarında bulunan Lenger-i Künân denilen yerde vefât etti. Kabri oradadır.
Sa’dî-i Şîrâzî’ye talebe oldu
İlim tahsîline Geylân’da başlayan İbrâhim Geylânî’nin, baba ve dedeleri de kendisi gibi ilim ve fazîlet sâhibi idiler. İbrâhim Zâhid-i Geylânî, zâhirî ilimlerde tahsîlini tamamlamak üzere Şîrâz’a gitti. Orada zâhirî ilimleri ikmâl ettikten sonra, bâtın yolunda da ilerlemek için, Ehl-i sünnet âlimlerinden ve evliyânın büyüklerinden olan Sa’dî-i Şîrâzî hazretlerinin huzûruna vardı. Ona talebe oldu. Onun sohbetleri bereketi ile, yüce makamlara, üstün derecelere kavuştu.
İbrâhim Zâhid-i Geylânî hazretlerinin vefâtı yaklaştığında, yanında bulunan talebeleri ve yakınları, ona yalvararak;
-Efendim, uzun zamandır ağzınıza bir şey koymadınız. Hep oruçlu oluyorsunuz. Bununla berâber, iftar ve sahurda da bir şey yemiyorsunuz. Bu sebeple rahatsız olmanızdan, hastalığınızın artmasından endişe ediyoruz, dediler.
Onların bu sözlerine karşı iltifât edip tebessümle karşılık veren İbrâhim Zâhid;
-Güzel bir et olsa, suyla pişirilip yahni yapılsa, dedi.
Oruçlu olarak vefât etti...
Bildirdiği gibi güzel bir yemek pişirip akşama hazırladılar. Akşam olup, namazdan sonra sofraya oturdular. Kendisi su ile iftâr eden İbrâhim Zâhid hazretleri, o yemekten yemedi.
-Efendim, bir mikdâr da olsa yeseniz, diyenlere;
-Siz yiyiniz. Talebelerimin yemek yemelerini, ağızlarının hareketlerini seyretmek bana ayrı bir zevk veriyor, buyurdu.
Bu mübarek zat, ertesi gün yine oruca niyet etti ve oruçlu olarak vefât etti...
İbrâhim Zâhid-i Geylânî hazretlerinin yetiştirdiği talebelerin sayısı pekçok olup, önde gelenleri ve kendisinden sonra halîfesi olan dört tânesinin isimleri şunlardır: Safî, Ahî Yûsuf, Pîr Hikmet ve Ahî Muhammed...