Ahmed Nahlâvî hazretleri Şam evliyâsındandır. 1670 (H. 1081) senesinde doğdu. 1744 (H.1157) senesinde vefât etti. Şam Hâtuniyye Medresesinin bahçesine defnedildi. Kabri ziyaret mahallidir... Ahmed Nahlâvî, fıkıh ilmini Şeyh Ahmed Düsûkî’den okudu. Şam’da Nûriyye ve Hâtuniyye medreselerine devâm etti. Daha sonra tasavvufa karşı istek hasıl oldu ve evliyânın büyüklerinden Şeyh Halîl ile karşılaştı. Bundan sonra, o zâtın talebesi oldu ve yüksek derecelere yükseldi. Üstünlüğü her tarafa yayıldı. Etrafta onun yüksekliği konuşulur oldu.
Ahmed Nahlâvî’nin Sâlihiyye, Meydân ve Bâb-ı Tûmâ mahallelerinde oturan üç talebesi bir gün bir araya gelmişlerdi. Onlardan birisi, neşe ve sürûr ile ve diğerlerine güzel bir haber vermek için; “Elhamdülillah dün akşam hocamız bize teşrif etti ve bizde kaldı” dedi. Talebelerin ikincisi dedi ki: “Hayır. Hocamız dün akşam benim yanımdaydı.” Bunları hayretle dinleyen üçüncü talebe; “Sizin ikinizin söylediği de doğru değil. Çünkü dün akşam hocamız benim yanımdaydı” dedi. Bundan sonra her üçü de yemin ederek kendi sözlerinin doğru olduğunu iddiâ etti. Bunun üzerine talebelerin hepsi, bu hâlin hocalarının bir kerâmeti olduğunu, evliyânın, Allahü teâlânın izni ile bir anda çeşitli yerlerde görülebileceğini, buna benzer menkıbelerin başka büyük zâtlardan da nakledildiğini, hepsinin söylediklerinin doğru olduğunu anladılar.
VEZİR, İKRAMLARDA BULUNUR...
Vezîr Süleymân Paşa, Ahmed Nahlâvî’nin bulunduğu yere vazifeli gelmişti. Bunu haber alan Nahlâvî, talebeleri ile birlikte vezîrin ziyâretine gitti. Vezîr, onların kendisini ziyârete geldiklerini duyunca, çok memnun oldu ve bizzat kendisi karşıladı. Çok ikrâmda bulundu. Bir müddet oturup sohbet ettikten sonra vezîr burada işinin bittiğini bildirerek ayrılmak için Nahlâvî’den izin istedi. O da, nereye gideceğini sordu. Vezîr, sultânın fermânı olduğunu, emredilen yere gideceğini ve bâzı işlerinin bulunduğunu söyleyince, Ahmed Nahlâvî vezîre;
“...Hiç kimse yarın ne kazanacağını (başına ne geleceğini) bilmez. Hiç kimse hangi yerde öleceğini de bilmez...” (Lokman sûresi:34) meâlindeki âyet-i kerîmeyi okudu. Nahlâvî hazretleri ve talebeleri dergâha döndükten on beş gün sonra vezîrin vefât ettiği ve Şam’da Bâb-üs-sagîr denilen yerde defnedildiği haberi geldi...