Ebû Bekr Sekkâf hazretleri, Yemen’in Hadramût bölgesinde yaşamış büyük velîlerdendir. Doğum târihi bilinmemektedir. 1427 (H.831) senesinde Terîm’de vefât etti. Çok kerametleri görülmüştür... BAŞ OLMA SEVDASI!..
Bu mübarek zatın, kıymetli nasihatleri vardır. Buyurdu ki:
“İhlâs sâhibi mi olmak istiyorsun, önce baş olma sevgisini kalbinden at. Sonra kendini kimseden üstün görme.”
“Seni Allah’a yaklaştıran şey, ihtiyacını O’ndan istemendir. Halka sevdiren şey de onlardan bir şey istememendir.”
“Sabahleyin insanlara bakar; kimin helâl, kimin haram yediğini bilirim: Kim kalkar kalkmaz, boş lâf ve sövüp saymakla dilini açarsa, o haram yemiştir. Kim ki, dilini Allahü teâlânın zikri ve Kelime-i tevhidle açar ve istiğfârla meşgûl ederse, o kişinin helâl yediğini bilirim.”
“Allahü teâlâ bir kulundan şunları ister. Kalbin; Allahü teâlânın evine hürmet, yarattıklarına şefkat etmesi. Lisanın; Kelime-i tevhidi söyleyip, yaratıklara yumuşaklıkla muâmele etmesi. Bedenin; ibâdet ve tâatte bulunup, müminlere yardım etmesi. Huyun; Allahü teâlânın hükmüne sabır gösterip, yarattıklarına karşı halîm-selîm olması.”
“Dâimâ seninle olması gereken beş şey vardır. Bunlar, Allah, nefis, şeytan, dünyâ ve halktır. Eğer bunlara karşı şu beş şeyi tatbikte muvaffak olursan saâdete erersin. Allahü teâlânın emirlerine itâat edip, yaptığı her şeyi beğenip râzı olmak, nefse muhalif olup, şeytana düşman olmak, dünyâdan sakınmak, halka karşı da şefkatle muâmele etmek lâzımdır.”
FÜTÜVVET SAHİBİ ZATLAR...
“Eskiden fütüvvet sâhipleri (başkasını kendine tercih edenler) arkadaşlarını över, kendilerinden bahsetmezlerdi. Hattâ kendilerini kötülerlerdi. Rahatlığı dostları için, zahmeti kendilerine seçerlerdi. Şimdiyse herkes kendini övüp, dostlarını kötülüyor. Zahmeti arkadaşlarına, rahatı kendilerine alıyorlar.”
“Büyüklerden birinden duydum; Şeytanın bir mümini yoldan çıkarma taktiği şudur: O, bir mümine ilk önce; ‘Kâfir ol!’ diye vesvese verecek kadar budala değildir. İlk önce onu mubahlara karşı hırslandırır. Mümin kimse, nefsinin helâl isteklerine esir düşünce de, işini daha da kolaylaştırmak için günah işlemeye teşvik eder ve sonunda ‘Kâfir ol!’ teklifini vesvese yoluyla yapar.”
Ebû Bekr Sekkâf hazretleri, vefatına yakın buyurdu ki: “Günahlara baktık, îmânın gitmesine sebeb olan en kötü günahın, Allahü teâlânın kullarına zulmetmek olduğunu gördük.”