Alâeddîn Arabî Efendi, Osmanlı şeyhülislâmlarındandır. Fıkıh, hadîs, tefsîr âlimi ve büyük velîlerdendir. Haleb’de doğduğundan, “Arabî” denilmiştir. Doğum târihi bilinmemektedir. 1495 (H.901) senesinde İstanbul’da vefât etti...
“HİMMET KUŞAĞINI SARMAYAN!..”
Alâeddîn Efendi, sohbetlerinde buyurdu ki:
“Himmet, yardım kuşağını sıkı sıkıya beline sarmayan insan, dünyâya meyil ve muhabbetten kurtulamaz. Allah yolunda gözyaşları dökerek ağlamadıkça, Allahü teâlâya âit ince sırlara kavuşamaz ve bu yolda ilerlemesi mümkün değildir.”
“İslâmiyetin emir ve yasaklarına uymakta gevşek davranan kimse, insanı Allahü teâlâya kavuşturan yolda ilerleyemez. Gönlü ve kalbi ile dünyâ düşünce ve işlerinden sıyrılıp, yalnız Allahü teâlâya yönelmedikçe, hakîkat meydanında bulunmak mümkün değildir. Bunlar hakkı idrâk edip, anlayıp bilmekten uzaktırlar.”
“Aranızdaki düşük ve bayağı kimselere ikrâm ediniz, onlara hediyede bulununuz. Çünkü onlar, sizi dünyâda ve âhirette, utanacak duruma düşmekten ve ateşten alıkoymaktadırlar. İnsan, utanılacak ve ateşe düşmeye sebep olan şeyleri onlarda görerek, bunlardan kendisini korur.”
“Bir sıkıntımı ve başıma gelen bir musîbeti, gözleri görmeyen âmâ birisine şikâyet ettim. Bu durumu ona sitem ettim. Bunun üzerine beni üç defâ susturdu. Dedi ki:
-Başına gelen musîbeti hiçbir kula şikâyet etme. Çünkü şikâyet ettiğin kişi, bunu söylemekle kendisini üzeceğin bir dost veya kendisini sevindireceğin bir düşmanın olabilir.”
“ÎMÂNINI ŞEYTAN ÇALAR!..”
“Ahkâm-ı İslâmiyyeyi, İslâmî hükümleri tam bilmeyen, tatbik etmeyen bir kimse, evliyâlık yolunda bulunmaya kalkarsa, bunun îmânını şeytan çalar. Emir ve yasaklara uymakta gevşek olanlar, sonra da evliyâlık yolunda bulunduğunu, ilerlediğini, hattâ kendisinde bâzı hâllerin meydana çıktığını zanneden kimseler bu noktada çok yanılırlar. Bu hallerinin rahmânî olduğunu zannederler. Halbuki bunlar, abdestte, namazda, alışverişte birtakım noksanlarının bulunduğunu ve yiyip içtiklerinin haram olduğunu bilmezler. Kendisinde var zannettiği o hâller, şeytanın oyunudur. Şeytan onu idâresine almış, istediği gibi hareket ettirmekte, o ise velî olduğunu zannetmektedir. Bunlar ne kadar zavallı ve bedbahttırlar.”
Alâeddîn Arabî Efendi vefat edeceği zaman şöyle dua etti:
“Allah’ım! Eğer beni bağışlarsan; sen buna zaten lâyıksın. Eğer azâb edersen; ben de buna zaten lâyıkım.”