Utbet-ül-Gulâm hazretleri, büyük velîlerdendir. Doğum ve ölüm târihi bilinmemektedir. Rumlarla yapılan bir muhârebede şehîd düştü. Kemâl sâhibi bir zât idi... Dâima murâkabe hâlinde bulunurdu. O, Allahü teâlâdan başkasıyla meşgûl olmaz, devamlı Allahü teâlâyı anar ve hatırlar, O’ndan bir an bile gâfil olmazdı. Bâzan öyle dalardı ki, gideceği yeri geçer, farkında olmazdı.
“OĞULCAĞIZIM, KENDİNE ACI!”
Bir gün, Abdülvâhid bin Zeyd’in yanına gelmişti. Abdülvâhid ona “Nereden geliyorsun?” diye sordu. Utbet-ül-Gulâm; “Falanca yerden geliyorum” dedi. Abdülvâhid bin Zeyd, “Oralarda kimseye rastladın mı?” diye sorunca, Utbet-ül-Gulâm; “Hayır, kimseyle karşılaşmadım” dedi. Halbuki oralardan pek çok kimse gelip geçiyordu. Fakat, bütün rûhu ve bedeniyle Allahü teâlâ ile meşgûl olduğundan, yanından geçenlerin farkına bile varmamıştı.
Utbet-ül-Gulâm hazretleri günahlarını düşündüğü zaman, yemek ve içmekten kesilirdi. Bu durumu gören annesi; “Oğulcağızım! Biraz kendine acı. Hiçbir şey yemiyor, kendine yazık ediyorsun” dediği zaman cevâbı; “Anneciğim, kendime acıyorum. Fakat beni biraz bırak da, azıcık zahmet çekeyim. Çünkü, inşâallah ileride bu sıkıntılarımın karşılığını göreceğim” şeklinde olurdu...
Utbet-ül-Gulâm’ın mahzun ve garip bir hâli vardı. Bu yönüyle Hasan-ı Basrî hazretlerine çok benzerdi. Yatsı namazını kılar, bir miktar uyur, sonra kalkar ve sabaha kadar yatmazdı...
O mahzûn bir sesle, gözyaşları dökerek, Allahü teâlâdan, lütuf ve ihsânını dilerdi. Kur’ân-ı kerîm okuduğu zaman ağlar, başkalarını da ağlatırdı. Allahü teâlânın korkusundan gözyaşları dinmezdi...
HARPTE ŞEHİD OLDU...
Utbet-ül-Gulâm hazretleri, Bizans ile yapılan bir harpte şehid düştü. Son nefesini verirken bir dua okudu. Onun yakınlarından birisi anlatıyor:
Utbet-ül-Gulâm’ı rüyâmda gördüm ve; “Ne durumdasın?” diye sordum. O; “Senin evinde yazılı bir duâ var. Onun yüzünden iyi muâmele gördüm” diye cevap verdi. Sabah oldu. Evde duâyı arayıp, buldum. Duâ şöyle idi:
“Ey sapmışları doğru yola ileten, ey günahkârlara merhamet edip acıyan! Ey düşenlere yardım eden Allahım! Günahkâr olan bu kuluna ve bütün Müslüman kardeşlerime merhamet eyle. Bizi öldükten sonra, peygamberler, sıddîklar, şehîdler ve sâlih kullarınla haşreyle.”