Abdullah el-Mısrî hazretleri, Mısır’da yaşamış Maliki âlimlerinin büyüklerindendir. 772 (H.155) senesinde İskenderiye’de dünyaya geldi. Hazreti Osman’ın azadlı kölelerinden Abdülhakem’in oğludur. İlk tahsilini babasından aldıktan sonra Mısır’ın en büyük âlimlerinin derslerine devam etti. Daha sonra İmam-ı Malik hazretlerine talebe oldu. Onun en mümtaz talebeleri arasında yer aldı. Mısır’a imam oldu...
İmam-ı Malik’ten ‘Muvatta’yı işiterek rivayet eden Abdullah el-Mısrî hazretleri, Maliki mezhebinin inceliklerine vâkıf olduğu için, Mısır’daki Malikilerin reisi Eşheb’in vefatından sonra Mısır’a imam oldu.
Abdullah el-Mısrî hazretleri, vera ve takva sahibi bir âlimdi. Harama düşmek korkusuyla şüphelilerden da sakınır, hatta mubah olanların bazılarını bile terk ederdi. Buyururdu ki:
“Dünyâda, Allahü teâlâdan en çok korkan kimse, kıyâmet günü insanların en emîni olur.”
“İnsanı Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeyleri aramakta, kişiler için zillet, âhireti aramakta ise izzet vardır. Yok olacak şeylerin peşlerinde koşarak zillete düşmek, ebedî olanı terk edip, kendisini izzete ulaştıracak şeyleri terk edene ne kadar çok şaşılır.”
Bir gün de şöyle buyurdu:
“Kardeşlerim! Allahü teâlânın rahmetinden öyle ümitli olunuz ki, bu ümidiniz sizi, Allahü teâlânın mekrinden emin kılmasın. Eğer bundan emin olursanız, günâhları işler, Allahü teâlânın gazâbına uğrarsınız... Yine Allahü teâlâdan öyle korkun ki, bu korku O’nun rahmetinden ümidinizi kestirmesin. Ne kadar günahkâr olursanız olun, yine de Allahü teâlânın rahmet ve merhametinden ümidli olun. Tövbe ederek Allah’a dönün...”
Kahire’de zindana atıldı!
Abbasilerin Mısır’daki valisi olan Yezid, itikadı bozuk birisiydi. Abdullah el-Mısrî’ye, Kur’ân-ı Kerîmin mahluk olduğuna dair fetva vermesini istedi. O da bunun yanlış olduğunu ve böyle bir fetva vermeyeceğini söyleyince Kahire’de zindana atıldı. Bir müddet sonra da 829 (H.214) senesi Ramazan ayında zindanda şehid edildi. Vefat ederken son sözü şu oldu:
“Yâ Rabbi! Senden razı olarak sana geliyorum. Beni affet. Senden başka ilah yoktur. Muhammed aleyhisselam senin kulun ve Resulündür.”