Abdurrahim Abbâsî hazretleri Şafii fıkıh âlimlerindendir. 1462 (H.876) senesinde Kahire’de dünyaya geldi ve Yavuz Sultan Selim Han’ın Mısır’ı fethetmesinden sonra İstanbul’a gelerek burada talebe yetiştirmeye devam etti...
Abdurrahim Abbâsî hazretleri, İstanbul camilerinde, insanlara doğru yolu göstermeye çalıştığı vaazlarında ve sohbetlerinde sık sık buyururdu ki:
Allahü teâlâ için sevmek, O’nun için buğzetmek, îmânın en güvenilir ve sağlam kulplarındandır. Emr-i ma’rûf ve nehy-i münker, iyiliği emredip kötülükten alıkoyma, herkese, imkânı nisbetinde lâzımdır. BİR GÜN AÇ, BİR GÜN TOK...
İyilik ve takvâ üzere yardımlaşmalıdır. Kazanç, ticâret ve sanat mubahtır. Kişi mecbur kalırsa, başkasından bir şey isteyebilir. Zengin kimsenin istemesi doğru değildir. Rızâ gösterilen fakirlik, zenginlikten üstündür. Bundan dolayı Resûlullah efendimiz fakirliği tercih etti. Peygamber efendimize yeryüzünün hazînelerinin anahtarı arz edildiği zaman, Cebrâil aleyhisselâm fakirliği işâret etti. Yine Cebrâil aleyhisselâm, Peygamber efendimize tevâzu etmesini de işâret etti. Bu sebeple Resûl-i ekrem; “Yâ Rabbî! Bir gün aç, bir gün tok olmayı istiyorum. Acıktığım zaman sana yalvarırım, doyduğum zaman sana hamd eder, seni anarım” diye dua etti.
NUR ÜZERİNE NUR
Abdurrahim Abbâsî hazretleri, 1555 (H.963) senesinde İstanbul’da vefat etti. Bu sırada Mebsût kitabını şerh ediyordu. Vefat ederken şunları söyledi:
“Allahü teâlâ nur üzerine nurdur. Nefs-i emmare karanlıklar içinde karanlıktır. Hamd olsun ben ona dönüyorum. Allahü teala nur üzerine nurdur, nefs ise karanlılar kuyusu...”