Muhammed bin Sûka hazretleri Tâbiîndendir. Çok ibâdet eden, dünyâya hiç düşkün olmayan, cömertliği ile tanınan büyük bir İslâm âlimidir. Eshâb-ı kirâmdan Enes bin Mâlik ve Ebu’t-Tufeyl Âmir bin Vâsıle’nin ve Tâbiînin büyüklerinin sohbetinde bulundu... Allah korkusundan çok ağlardı. Cuma günleri arkadaşlarını arar bulur ve onlarla birlikte ibâdet eder, aynı düşünceler içinde gözyaşı dökerlerdi.
“ÇOK KONUŞMAKTAN SAKIN!”
Ya’lâ bin Ubeyd, Muhammed bin Sûka’dan nasîhat istedi. O da buyurdu ki:
“Sizden önceki, insanlar çok konuşmaktan pek sakınmışlar, çok konuşmak üç yerde iyidir demişlerdir. Birincisi, Allahü teâlânın kelâmı olan Kur’ân-ı kerîmi çok okumak, ikincisi, çok emr-i mâruf yapmak sebebiyle fazla konuşmak. Üçüncüsü, fazla nehy-i münkerden dolayı çok konuşmak. Bu üç şeyden başka ancak çok lüzûm olursa konuşun. Zîrâ sizlerle beraber kirâmen kâtibîn melekleri vardır. İsimleri Rakib ve Adid’dir. Onlar hayır ve şer konuşulan her şeyi yazarlar. Akşam olduğu vakit, meleklerin yazdıklarında âhiretle ilgili yazıları çok olan ne bahtiyar kimsedir. Dünyâ ile ilgili olan yazısı çok olan ne bedbaht kimsedir.
Allahü teâlâ, müstahak olmayan hiçbir kimseye azap yapmaz. Azap yapılan kimseler, muhakkak ona lâyıktır. Şöyle ki; bir kimseye dünyâlık verilir. O kimse, verilen dünyâlığa çok sevinir. Fakat, dîninden bir şey fazlalaştığı zaman hiç farkına varmaz. Böyle kimse nasıl azâba müstahak olmasın?..”
Yine buyurdu ki:
“Bir kimsenin aksırdığını duysam, aramızda deniz de olsa ‘Yerhamükellah’ derim.”
“Allahü teâlâdan korkan mümin hiç neşelenmez. Onun rengi hiçbir zaman açılmaz. Yüzü devamlı mahzûn olur.”
“Bir insan, Müslüman kardeşinin ihtiyâcını görürse, Allahü teâlâ da ona çok yüksek dereceler verir, o kimse çok yüksek derecelere yükselir.”
AZABA MÜSTAHAK OLANLAR!..
Muhammed bin Münkedir, Muhammed bin Sûka’ya “Sana en hoş gelen amel hangisidir?” diye sordu. Muhammed bin Sûka hazretleri de “Mümini sürûra boğmaktır” buyurdu. “Ondan sonra hangisidir?” dedi. “Kardeşlere ikrâm etmektir” buyurdu.
Muhammed bin Sûka hazretleri vefat etmeden bir müddet önce buyurdu ki:
“Bir kimsenin dünyâlığından bir şey eksildiği zaman çok üzülür. Lâkin, o kimsenin dîninden bir şey eksildiği zaman o kadar üzülmez. Hattâ umûrunda bile olmaz. İşte o kimse de kendisini Allahü teâlânın azâbına müstahak eder.”