Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri, on sekizinci yüzyılın sonu ve on dokuzuncu yüzyılın başında Irak ve Şam’da yetişmiş büyük velîlerdendir. İnsanlara hak yolu göstererek ebedî saâdete, kurtuluşa kavuşturan ve Silsile-i aliyye adı verilen âlimler ve velîler zincirinin yirmi dokuzuncusudur. Asrının müceddidi idi. İsmi Hâlid, lakabı “Ziyâüddîn”dir. “Bağdâdî” nisbesiyle meşhûr olmuştur. Babası hazret-i Osman’ın, annesi ise hazret-i Ali’nin soyundandır...
Abdullah-ı Dehlevî’nin huzûrunda
Hindistan’ın en büyük velîsi ve büyük İslâm âlimi, Şâh Abdullah-ı Dehlevî’nin huzûruna kavuştu. O mübarek zatın huzûrunda büyük velîlerden olmak saâdetine erişti.
Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî, bir gün, talebelerine ve sevenlerine buyurdu ki:
-Allah adamlarının iğnesini (dokunaklı sözlerini) ilâç gibi bilmelidir. Çünkü bu tâifenin celâli, cemâl ile karışıktır. Yâni kızmalarında da merhamet vardır...
Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri, bir gece yatsıdan sonra çoluk-çocuğunu yanlarına çağırdılar. Onlara hitâben;
-Hepinize hakkımı helâl ettim. Birbirinizden ayrılmayınız. Vefâtınıza kadar bu evde kalınız! buyurdular.
Abdest alıp iki rekat namaz kıldıktan sonra;
-Şu anda tâuna (veba) tutuldum, buyurdular. Mübârek yüzleri sarardı. Sabahleyin de çoluk-çocuğuna dönerek tekrar;
-Bundan sonra beni meşgul etmeyiniz. Hiçbir kimse ile sohbet etmek istemiyorum. Rabbim ile meşgulüm. Yanımda hiç kimse bulunmasın!..
Fecr sûresini okudu ve...
Göz uçları ile kıbleye yönelip sağ yanı üzere yatarak, murâkabe ve Allahü teâlânın kudretini tefekkürle meşgûl olmaya başladı. Şevvâl ayının yirmi altıncı günü idi... Mevlânâ Hâlid hazretleri Fecr sûresinin son âyetlerini okudu. Meâlen; “(Sonra Allah mümin kimselere şöyle buyurur): “Ey (îmânda sebât gösteren Allah’ı anmakta huzûra kavuşan) mutmainne olan nefs, dön Rabbine (Cennet’te sana hazırladığı nîmetlere) sen O’ndan (sana verdiklerinden ötürü) râzı, O da senden (îmânın sebebiyle) râzı olarak. Haydi gir (sâlih) kullarımın içine. Gir Cennet’ime.”
Bu âyet-i kerîmeleri okuyup bitirdikten sonra, mübârek rûhu Cennet-i âlâya uçtu... Namazını talebesi İbn-i Âbidîn hazretleri kıldırdı...