Melik Eşref, Mısır ve Suriye’de kurulan Türk Eyyubi devletinin hükümdarlarındandır. 1237 yılında vefat etti. Melik Eşref, bir Eyyûbî olmamakla beraber Eyyûbî hanedanı içerisinde son derece önemli bir konuma sahiptir... SELÇUKLULAR HALEP ÖNLERİNDE...
Anadolu Selçuklu Sultanı I. İzzeddin Keykavus, Büyük bir ordu ile Haleb önlerine geldi... Melik Eşref, durumun hiç de parlak olmadığını gördü. Çünkü kaledeki 4 bin askerin çoğu Bedevilerden oluşuyordu. Sultan Keykavus’un ordusuyla başa çıkması imkânsız gibiydi.
Melik Eşref, kız kardeşi Dayfa Hatun’la kafa kafaya vererek bir harp hilesi hazırladı... Anadolu’ya sık sık ticaret için giden Halepli bir tüccarı çağırarak, ona para ve değerli mücevherler verip, bunları Selçuklu ordugâhına yakın bir yere sakladıktan sonra askerlerin içerisine girerek “Eyyubiler’in Selçuklu emirlerinden bazılarını satın aldığı” dedikodusunu yaymasını istediler...
Dedikodu kısa sürede Selçuklu Sultanı’na ulaştı... Tüccar, bunun doğru olduğunu ve Haleplilerin gönderdiği rüşvetin yerini gösterebileceğini söyledi. Keykavus’un emri üzerine para ve mücevherat ile birlikte Selçuklu Devleti emirlerine hitaben yazılmış mektuplar saklanan yerde bulunarak sultana getirildi. Bunları görünce dehşete düşen Keykavus, olayı gizleyerek gelişmeleri takibe başladı. Bu arada Melik Eşref, Halep’in kuzeydoğusunda Selçuklu öncü birliklerini mağlup edince, Keykavus’un ihanete uğradığından hiçbir şüphesi kalmamıştı. Bu yüzden rahatça fethedeceği Halep’i bırakıp, Anadolu’ya geri döndü...
SULTAN, ÖLÜM HASTALIĞINDA
Melik Eşref ilim adamlarına ve evliyaya çok hürmet ederdi. Bilhassa Kahire’deki büyük veli İbn-i Abdüsselâm’ın sultanın yanında yeri çok yükseldi. Sultan ölüm hastalığında iken, yakınlarından birisine; “İzzeddîn bin Abdüsselâm’a git. Seni çok seven Sultan-ı Âdil Ebû Bekr’in oğlu Mûsâ sana selâm söyledi. Zât-ı âlinizin gelmesini, kendisine yarın huzûr-i ilâhîde faydalı olacak şeyleri anlatmanızı ve duâ etmenizi ister de!” diye bildirdi. Haberci, sultânın dediklerini aynen İzzeddîn bin Abdüsselâm’a anlattı. O da bu teklifi kabûl etti ve; “Böyle bir ziyârette birçok faydalar vardır, inşâallah” dedi.
İzzeddîn bin Abdüsselâm hazretleri sultanın yanına geldiğinde ona Kelime-i şehadeti telkin etti ve Melik Eşref son nefesini verdi.