ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Mekârim bin İdris hazretleri, Irak’ta yetişen büyük velîlerdendir. Irak’ta En-Nehr-ul-Hâlis adlı yerde yaşadı. Doğum ve vefât târihleri bilinmemektedir. Kabri orada olup ziyâret edilmektedir... “BİZDEN SONRA ANLAŞILIR!”
Mekârim hazretleri evliyânın büyüklerinden Ali bin el-Heytî hazretlerinin mânevî terbiyelerinde yetişti. İlim, edep ve mânevî yükseklikler sâhibi zâtlar kendisini övmüştür. Hocası onun hakkında; “Kardeşim Şeyh Mekârim cidden büyük ve fazîletli bir zâttır. Lâkin o bizden sonra anlaşılacaktır” buyurdu. Talebelerine kıymetli nasihatleri vardır. Buyurdu ki:
“Ana babaya itâat, büyük günâhlara kefârettir. Bir kimse âilesi içinde yaşlılar bulunduğu müddetçe, Allahü teâlânın rızâsını kazanma imkânına sâhiptir.”
Bir cenâze görünce; “Siz sabahleyin gidiyorsanız, biz de akşamleyin geleceğiz. Şu cenâze açık bir öğüt ve ibret alınacak bir şey. Fakat, gaflet çok. Öncekiler geçip gidecekler, fakat arkadakiler hiç aldırış etmezler” buyurmuştu.
“Kim, bir gecesini Allahü teâlâyı zikir ile geçirirse, anadan doğmuş gibi günâhsız ve tertemiz olarak sabahlar.”
“Bir ümmet içerisinde, her gün, yirmi beş kişi Allahü teâlâya, yirmi beş defâ istiğfâr ederse (bağışlanmalarını dilerse), umûma âit azabla Allahü teâlâ, onları cezâlandırmaz.”
“Eğer sen Kur’ân-ı kerîm okuyup da, seni kötülüklerden uzaklaştırmıyorsa, senin gerçekten Kur’ân-ı kerîmi okumadığın anlaşılır.”
“İlmi kendisine fayda vermeyen kimseye, cehâleti de zarar verir.”
“İnsanların en yumuşak ve ince kalblisi, günâhı az olanlardır.”
“Müminler yumuşak ve müsâmahakârdır. Eğer, onları çekip götürürsen, karşı çıkmaz, kabûl edip giderler.”
“Sâlih bir zâtı seven, dolayısıyla, Allahü teâlâyı sevmiş olur. İlim öğrenmeye giden kimse, dönünceye kadar, Cennet yolunda sayılır.”
“Âlimler bozuluncaya kadar, insanlara Allahü teâlânın azâbı gelmez.”

“SADIK VE ZÂHİD KİMDİR?”
Vefatına yakın, Mekârim bin İdris hazretlerine; “Sâdık mürid kimdir?” dediler. O da; “Sâdık mürîd yâni talebe kalbinden her şeyi çıkaran kimsedir. Kadere rızâ gösterir” buyurdu. “Zâhid kimdir?” diye sorulduğunda ise; “Nefsiyle uğraşıp, rahatı terk eden, makam ve mevkiye îtibâr etmeyen, şehvetlerden ve arzularından uzak, cihâd eden, tefekkür sâhibi, istikâmetten ayrılmayan, hakîkati kendine şiâr edinmiş, kadere inanmış, mevlâdan hayâ eden kimsedir” buyurdu.
Tüm İçerikler