Mûsâ bin Mâhîn hazretleri, Hicrî altıncı asırda Mardin’de yaşamış evliyânın büyüklerindendir. Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin talebelerindendir. Hocası, onun yetişip, büyük bir evliyâ olacağını daha önceden müjdelemiş, “Ey Bağdad halkı, yakında öyle biri gelecek, öyle bir güneş doğacak ki, öyle birisi daha size gelmedi” buyurmuştur. “O zât kimdir?” denilince, Mûsâ bin Mâhin Mardînî olduğunu işâret etmiştir...
“EDEBİ TALEP ET Kİ...”
Allahü teâlâ bu mübarek zata çok ihsânda bulunmuş, gayblar âleminin sırlarına kavuşturmuştur. Çok kerâmeti görülmüştür. Herkes heybetine ve faziletine hayran olmuş, onu sevmiştir. Âlimler ve evliyâ zâtlar onun sohbetlerine devam etmiştir. Irak’ta pekçok kimse ondan icâzet almıştır. Kıymetli nasihatleri vardır. Buyurdu ki:
“Edebi talep et, zîrâ edep; akılda ziyâdelik, mevki ve makamda kemâliyet, mürüvvete delîl, yalnızlıkta arkadaş ve meclislerde bir dosttur...”
“Edep maldır, kullanılması ise kaidedir” denilmektedir. Hükümdarlardan biri, oğluna vasiyette bulunurken şöyle diyordu: “Ey oğul! İnsan şu iki şeyle efendiliğe erişir, isterse malı-mülkü olmasın: İlim ve edep. Ey oğul! Büyüklerle otur. Âlimler arasında bulun, zîrâ onlarla beraber olmak güzeldir, meclislerinde bulunmak bir ganimet ve sohbetleri selâmettir.”
YÜRÜYEN VE KONUŞAN BEBEK!..
Oğlu Ahmed Mardînî, babası hakkında şöyle anlatmıştır:
“O, Peygamber Efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) çok görür, hâllerinde hep Resûlullaha uyardı. Bir kadın, dört aylık çocuğunu ona getirdi. Çocuğa duâ edince, çocuk yürümeye başladı, İhlâs sûresini çocuğa okuyup ona da oku deyince, çocuk gayet açık bir şekilde İhlâs sûresini okudu. Bu telkinden dolayı, gayet güzel bir fesahate (ifâde güzelliğine) kavuşmuştur. Bu hâli uzun müddet devam etti. Babam vefât ettiğinde, o çocuk otuz yaşına girmiş olduğu hâlde, aynı fesahatle konuşuyordu...“
Mûsâ bin Mâhîn hazretleri, Mardin’de yerleşmiş ve orada vefât etmiştir. Vefat ederken İhlâs sûresini okudu ve son nefesini verdi. Kabri Mardin’de olup, ziyâret edilmektedir. Cenâzesi kabre konulduğunda, kabirde kalkıp, namaz kılmıştır. Kabri birden genişlemiştir. Defnetmek için kabre inenler, bu hâli görünce bayılmışlardır...