ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Ebû Midyen Mağribî, Kuzey Afrika’da yetişen büyük velîlerden ve Mâlikî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. On ikinci asırda yaşadı. Bugün İspanya’da bulunan Sevilla (İşbiliyye) şehri civârındaki Katniyon kasabasında doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 1197 (H.594) senesinde Cezâyir şehirlerinden Tlemsan yakınındaki Ribâtu’l-Ubbâd kasabasında vefât etti. Kabri orada olup ziyâret edilmektedir. 
Hiçbir engel dinlemedi
Küçük yaştan îtibâren zârûrî olan temel îmân ve ibâdet bilgilerini öğrenen ve Kur’ân-ı kerîmi ezberleyen Ebû Midyen Mağribî, dokumacılık sanatını öğrendi. Bir müddet bu sanat ile meşgul oldu. Fakat ilme ve âlimlere karşı aşırı sevgisinden, bu yola girmeyi arzu etti. Fakir bir âileye mensûb olması sebebiyle bâzı maddî engellerle karşılaştı. Fakat ilim yolunda hiçbir engeli dinlemeyen ve memleketini terk eden Ebû Midyen, adlarını ve şöhretlerini duyduğu müderrislerden ilim öğrenmek üzere Fas’a gitti. Murâbıtlar Hânedânının sonunda veya Muvahhidler Hânedânının ilk zamanlarında Fas’a giden Ebû Midyen Mağribî, buranın ileri gelen âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri tahsîl etti.

Bizim sultanla işimiz yok!
Becâye’de ikâmet eden, insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatarak onların dünyâ ve âhirette kurtuluşa ermeleri için çırpınan Ebû Midyen Mağribî’yi, fitneciler ve çekemeyenler rahat bırakmadılar. Şöhretinin her geçen gün biraz daha arttığını, talebeleri ile sevenlerinin çoğaldığını gören hasedciler, onu Merrâkeş’te bulunan Muvahhidî Sultanı Ebû Yûsuf Yakub el-Mansûr’a şikâyet ettiler. Sultan, Ebû Midyen Mağribî’nin sorgulanmak üzere Merrâkeş’e gönderilmesini emretti. Sultânın emri üzerine Merrâkeş’e götürülürken, Tlemsan yakınındaki Ribâtü’l-Ubbâd denilen yere gelince; “Bizim sultanla işimiz yok. Bu gece müminleri ziyâret etmek isteriz” dedi. Bineğinden indi. Yanında bulunanlara, vefât edince, Ribâtü’l-Ubbâd denilen yere defnedilmesini vasiyet etti. Kıbleye döndü. Sonra Kelime-i şehâdet getirdi. “İşte geldim, işte geldim” dedi. Sonra da; “Rabbim sana acele geldim, tâ ki râzı olasın” meâlindeki Tâhâ sûresi seksen dördüncü âyet-i kerîmesini okudu. Sonra; “Allah el-Hak” deyip rûhunu teslim etti...
Tüm İçerikler