Abdullah Menûfî, usûl, tefsîr, nahiv ve Mâlikî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 1287 (H.686) senesinde Mısır’ın Buhayra şehrinde doğdu. Sonra Menûf’a yerleşti. 1347 (H.748)’de Mısır’da vefât etti.
Abdullah Menûfî hazretleri, Süleymân Şâzilî’nin sohbetlerinde yetişip, vilâyet derecelerinde yükseldi. Mâlikî mezhebi fıkıh bilgilerinde, tefsîr ve Arabî ilimlerde âlim oldu. Birçok talebe yetiştirdi. Mısır’da onun ilminden istifâde etmeyen yok gibiydi...
Yakışıklı ve edepli talebe...
Talebeleri arasında yüzü ve hâlinin güzelliği ile meşhûr olan bir genç vardı. Bir kadın, ona âşık oldu. Hîle ile, o talebenin kaldığı eve girdi. Kadını görür görmez hocası Abdullah Menûfî’den imdâd istedi. O anda duvar yarılıp, Abdullah Menûfî hazretleri içeri girdi. Kadın korkup bayıldı. Ayılınca tövbe edip, güzel ahlâk sâhibi hanımlardan oldu...
Bir gün hırsızlar, Abdullah Menûfî hazretlerinin talebelerinin kaldığı yere gidip, ambardan buğdayları yükleyip gittiler. Hırsızlara haber gönderip; “O, fakîrlerin hakkıdır, aldığınız gibi geri getirin!” dedi.
Onlar çaldıklarını inkâr ettiler. Aynı gün, hırsızların bütün merkepleri öldü. Bunun, o büyük zâtı üzmelerinin cezâsı olduğunu anlayıp, günahlarına tövbe ettiler. Ellerindekini getirip sâhiplerine geri verdiler...
Etrafa güzel kokular yayıldı...
Bu mübareğin evinden, sultanların bile âciz kalacağı derecede yiyecek dağıtılırdı. Bâzan elini sarığına uzatıp altın ve gümüş alır fakirlere verirdi. Ellerini yıkayıp dışarı çıktığı zaman parmakları arasından su damlaları ile birlikte gümüş çıkardı. Bu gümüşleri ilk karşılaştığı kimseye verirdi. Bir örtünün üzerine oturduğu zaman örtünün altında hiçbir şey olmadığı halde elini örtünün altına sokar, altın ve gümüş çıkarırdı. Kısa zamanda bir yerden bir yere gitmesi meşhurdur. Hocası Süleymân Tenûhî Şâzilî’nin Menûf’de vefâtında, oraya gidip cenâzesinde bulundu. Cenâze namazını kıldı. Aynı gün tekrar Kâhire’ye döndü.
Abdullah Menûfî hazretleri vefât ederken bedeninden etrafa güzel kokular yayıldı ve orada bulunanların hepsi bunu hissettiler...