Ebû Bekr el-Ensârî, Irak velîlerinden ve Hanbelî mezhebi fıkıh âlimidir. 1050 (H.442) senesinde doğdu. Birçok ilimde söz sâhibi ve ferâiz ilminde yüksekti. Çok talebe yetiştirdi...
HOCA VE TALEBE...
Ebû Bekr el-Ensârî’nin rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte, Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Bir kimse kasdî olarak bana izâfeten yalan söylerse, Cehennem’deki yerine hazırlansın.”
Ebû Bekr el-Ensârî buyurdu ki:
“Hocanın talebeyi azarlamaması, talebenin de, hocasına çekinmeden sorması lâzımdır.”
“Şunu iyi bilmelidir ki, kul, Allahü teâlâdan bir şey isteyeceği zaman; O’nun kendisine ihsân ettiği nîmetlerini, emir ve nehiyleri (yasakları) husûsundaki kusurlarını düşünerek bir şey istemelidir.”
“Allahü teâlânın öyle kulları vardır ki, Allahü teâlâyı doğru olarak tanıyıp her şeyi Allah rızâsı için yaparlar. Bu tanımaları sebebiyle, O’nun (Allahü teâlânın) hizmetinde bulundurulurlar. Yine öyle kullar vardır ki, Allahü teâlâyı doğru olarak bilemez ve her şeyde Allahü teâlânın rızâsını gözetmezler. Bu sebeple, onlar da bu hâlleri sebebiyle pekçok nîmetlerden mahrûm kalırlar.”
“Kim yaptığı işlerde Allahü teâlânın rızâsını gözetmezse, hallerinde Allahü teâlâyı göremez. Kim Allahü teâlânın kendisini dâimâ bildiğini ve gördüğünü düşünmezse, Allahü teâlâ da ona rahmet nazarıyla bakmaz.”
“Mârifet iki türlüdür. Hakkı bilmek, hakîkati bilmek. Hakk’ı bilmek en bâriz sıfatlarla vahdâniyeti yâni Allahü teâlânın tek olduğunu isbattır. Hakîkati bilmenin yolu yoktur. Çünkü semedâniyyete ermek, Rablığın hakîkatini anlamak mümkün değildir.“
“Tasavvuf, insanı Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeylerin hepsinden uzaklaşıp, Allahü teâlâya yaklaşmaktır.”
“Zamânımızda yok denecek kadar az, fakat değeri fazla olan iki zümre vardır. Birincisi ilmiyle amel eden âlimler ve ikincisi hakîkati söyleyen âriflerdir.”
ECELİN KESKİN KILICI!..
Ebû Bekr Ensârî doksan üç yaşında iken sıhhati yerinde vücûdu sapasağlam ve zinde idi. Uzaktan, çok küçük yazıları okurdu. 1141 (H.535) senesinde Kur’ân-ı kerîm okurken Bağdât’ta vefât etti. Vefatından kısa bir zaman önce söylediği bir şiirin tercümesi şöyledir:
“Benim için bir ecel zamânı vardır./O zamâna muhakkak ulaşacağım./Ecel geldiğinde, onun keskin kılıcı ile/Ömrüm biter, dünyâ hayâtım sona erer.”