Kerîmüddîn Bâbâ Ebdâl, Hindistan’ın büyük velîlerindendir. Doğum târihi belli değildir. 1640 (H.1050) senesinde vefât etti.
İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin feyz ve himmetlerine kavuştu. Misline rastlanamayan bereketli nazarlar (bakışlar) altında, kısa zamanda çok ilerledi. Hazret-i İmâm ona, insanlara doğru yolu göstermesi, bu yolda ilerlemelerine vesîle olması için icâzet verdi...
“HERKESİN YANINDA OLMAZ!”
İcâzet ile şereflendikten sonra memleketine dönen Kerîmüddîn Bâbâ Hasan, vazifeye başladı. O memleketin halkından nice kimse onun sâyesinde bu şerefli yolun hakîkatine kavuştu. Feyz ve bereketlere mazhar oldular.
Kerîmüddîn hazretlerinin bulunduğu beldede meşhûr, herkesin kendisine müracaat ettiği, ilim sâhibi Abdünnebî isminde biri vardı. Bu zât bir gün, Kerîmüddîn hazretlerini yemeğe dâvet etti. Yemekten sonra, istek ve arzusu ile; “Bana büyükler yolunu tâlim eyleyin” dedi. Kerîmüddîn hazretleri de; “Evin dışındaki mescide gel! Orada sana arzu ettiğini vereyim ve seni büyükler yoluna alayım” buyurdu.
Abdünnebî; “Mescidde herkesin yanında olmaz. Yalnızken söyleyiniz” dedi. Kerîmüddîn hazretleri, onun zâten meşhûr olduğu için, insanların yanında talebe olmaktan utandığını anladı ve bu işte esâsın nefse muhâlefet etmek olduğunu bildirmek için; “Yalnız yerde olmaz!” buyurdu. Bunun üzerine o zât edebe riâyeti terk ederek; “Ben meşhûr bir kimseyim. Sözüm dinlenir. Eğer bana yalnız yerde, yolu tâlim etmezseniz insanlara sizin bid’at sâhibi olduğunuzu söyler, onların size gelip talebe olmalarına mâni olurum. Böylece kimse size gelmez” gibi şeyler söyleyerek, kendine göre, güyâ Kerîmüddîn hazretlerini tehdid eder bir ifâde kullandı.
O ALLAH ADAMINI ÜZDÜ!..
Kerîmüddîn Bâbâ Hasan Ebdâlî o münâsebetsiz kimsenin bu sözlerine üzülüp gayrete geldi. “Elinden gelen her şeyi yap! Halka istediğini söyle!” buyurdu...
O kimse de, hakîkaten bundan sonra onun hakkında iftirâlara, bozuk sözler sarf etmeye başladı. Büyüklere Allahü teâlânın sevdiklerine karşı gelmenin cezâsı gecikmedi. Bu çirkin işe tevessül etmesinden birkaç gün geçmeden evi barkı harâb oldu. Kısa zaman sonra da kendisi ve oğlu öldü.