ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Abdülhamîd Şirvânî hazretleri, aslen Kafkasyalıdır... İlim tahsili için, İstanbul ve Mısır gibi, zamânın ilim merkezi olan yerlere giderek büyük âlimlerin sohbetlerinde bulundu. Sonra Mekke-i mükerremeye gitti...  “BİZ, BAŞIBOŞ DEĞİLİZ”
1856 (H.1278) senesinde, İmam-ı Rabbânî hazretlerinin torunlarından, büyük velî Ahmed Saîd-i Fârûkî hazretleri, İngiliz işgalinden sonra Hindistan’dan hicret ederek Mekke-i mükerremeye gelmişti. Abdülhamîd Şirvânî, talebelere ders okutmayı terk edip, kendisini yetiştirmesi için Ahmed Saîd’in sohbetlerine koştu. Onun pekçok iltifât ve teveccühlerine mazhar oldu... 
Abdülhamîd Şirvânî, ömrünün sonuna kadar Mekke-i mükerremede ders verdi. 1882-3 (H.1300) senesinde, vefat etmeden kısa bir zaman önce hasta yatağında, talebelerine, İmam-ı Rabbânî hazretlerinin Mektubat kitabından şu mektubu okuyordu:
“Biz kuluz. Sâhibimizin emrindeyiz. Başıboş değiliz. Her istediğimizi yapmaya serbest değiliz. İyi düşünelim! Uzağı gören akl sâhibi olalım! Kıyâmet günü utanmaktan, pişmân olmaktan başka, ele bir şey geçmez. Gençlik çağı, kazanç zamânıdır. Mert olan, bu vaktin kıymetini bilip, elden kaçırmaz. İhtiyârlık herkese nasîb olmaz. Nasîb olsa da, râhat, elverişli vakit ele geçmez. Vakit de bulunsa, kuvvetsizlik, hâlsizlik zemânında, yarar iş yapılamaz. Bugün, her vaziyet elverişli iken, ananın babanın varlığı büyük nimet iken, geçim derdi olmayıp fırsat elde iken, güç kuvvet yerinde iken, hangi özür ile, hangi sebeble, bugünün işi yarına bırakılabilir?..
Gençlik zamânında, insanı üç din düşmanı olan, nefis, şeytân ve kötü insanlar aldatmaya uğraşmakdadır. Bunlar karşısında az bir ibâdet pek kıymetli olur. İhtiyârlıkta yapılan, bundan kat kat fazla ibâdetlerin bu kadar kıymeti olmaz. 

“GAFLET UYKUSUNDAN UYAN!”
Ey Oğlum! Gaflet uykusundan uyanmamız lâzımdır. Allahü teâlânın emrlerini yapmamak, iki sebebden ileri gelir: Ya Allahü teâlânın emrlerine, yasaklarına inanılmamışdır. Ya da Allahü teâlânın emrlerine ehemmiyyet vermemekdir. Bu emrlerin büyüklüğünü, mevki, kumanda sâhibi kimselerin büyüklüğünden aşağı görmekdir. Her iki sebeb ile de, ibâdet etmemenin şenâatini, çirkinliğini düşünmemiz lâzımdır.”
Tüm İçerikler