Mâlikî mezhebi fıkıh âlimidir. 716 (m. 1316) senesi Receb ayının yirmiyedisinde Tunus’ta doğdu. 803 (m. 1401) senesi Cemâzil-âhır ayının yirmidördünde vefât etti.
İbn-i Arafe, çok ibâdet ederdi. Namaz, oruç, hac ve zekât gibi ibâdetlerin edeblerine dahî uymayı kendine vazîfe bilirdi. 750 (m. 1349) senesinde, Büyük Câmi’de imâm ve hatîb oldu. 773 (m. 1371) senesine kadar bu vazîfede kaldı. Ömründe, namazına mâni olacak hiçbir özrü olmadı. Çok hac etti. Dünyâ ve âhıret hayırlarını toplamıştı. Her zaman, önceki âlimlerden bahseder, delîllerini Selef-i sâlihînden getirirdi. RIZIK HUSUSUNDA ENDİŞE ETMEDİM
Bir sohbetinde buyurdu ki:
İbrâhim aleyhisselâma; “Allahü teâlâ seni, ne yaptın da kendisine halîl (dost) edindi?” diye suâl edilince; “Üç şey sebebiyle beni, Allahü teâlâ kendisine dost edindi: 1- Allahü teâlânın emrini, Allahü teâlâdan başkalarının emrine tercih ettim. 2- Allahü teâlânın benim için kefil olduğu rızkım husûsunda hiç endişe etmedim. 3- Sabah olsun, akşam olsun, misâfirsiz yemek yemedim” buyurdu.
İsrâiloğullarından birisi ilim tahsiline çıkmıştı. Bu haber onların Peygamberine (aleyhisselâm) ulaştı. O Peygamber (aleyhisselâm), o şahsa gidip; “Ey genç, sana üç şey tavsiye edeceğim ki, bu üç haslette, öncekilerin ve sonrakilerin ilmi vardır. Ya’nî sana bu üç şey kâfidir, 1- Gizlide ve açıkta Allahü teâlâdan kork. 2- Dilini, insanlar hakkında konuşmaktan tut. Onlardan sâdece hayırla bahset. 3- Yediğin ekmeğin helâl olmasına çalış. Yoksa o ekmeği yeme” buyurdu.
İSLÂM DİNİ ÜZERE RÛHUMU AL!
Talebesi İmâm Ubey şöyle demektedir: “Bizim hocamızda, küçüklüğünden beri sûret ve kemâlin güzelliği vardı. Allahü teâlâdan çok korkardı. Ömrü boyunca “Yâ Rabbî! İslâm dîni üzere rûhumu al” diye duâ etti. Vefat edeceği zaman sevdiklerinden birine birşey verip; “Bunu evlâdına götür, îmân ile vefâtım için duâ etsin. Ümid ediyorum ki, Allahü teâlâ çocukların duâsını kabûl eder” buyurdu. Sonra da “Yâ Rabbî! İslâm dîni üzere rûhumu al” diye duâ etti ve ruhunu teslim etti.