Ebü’l-Kâsım el-Mukrî, evliyânın büyüklerindendir. Horasan âlimlerinden idi. Yüksek haller sahibi şerefli, himmet sahibi, zamanının bir tanesi idi. 378 yılında Nişâbûr’da vefât etti. Hikmetli sözleri çoktur. Buyurdu ki: “TAKVANIN ASLI İHLASTIR”
“Allahü teâlânın, bir kuluna (îmândan sonra) verdiği ni’metlerin en büyüğü takvâdır. Müttekî olan kimse takvâ ile, bütün hayır ve iyilikleri, Allahü teâlâya yaklaşma ve yaklaştırma sebeplerini, yani ibâdetleri ve insanlara doğru yolu göstermeyi kendisinde birleştirir. Takvânın aslı ihlâstır. Hakîkati ise, kendisinden ittika ettiğin (korktuğun) Allahü teâlâdan başka her şeyden yüz çevirmektir.”
“Fütüvvet, insanların fazîletlerini, noksanlarıyla beraber kabûl etmektir.”
“Cömert, ihsân ettiğine muttali olan veya hatırlayan değildir. Cömert verdiğinden utanan, onu az gören, söylemek ve hatırlamaktan sıkılan kimsedir.”
“Affetmekte kerem şöyledir ki; affettiği kimsenin ayıbını affettikten sonra, bir daha hatırlamamalıdır.”
“Allahü teâlâya hakkıyla âşık olanların ciğerleri, O’nun rızâsından mahrûm kalmak korkusuyla yanıp erir.”
“Kalbin yaşaması, kendisinde ölüm (ve yokluk) olmayan Allahü teâlâyı devamlı hatırlamasıdır. Güzel yaşamak ise, Allahü teâlâdan başka her şeyi unutup, Allahü teâlâ ile beraber olmaktır.”
İLMİN EN FAYDALISI....
“İlmin en faydalısı, Allahü teâlânın emirlerini ve nehiylerini, va’dlerini, vaidlerini (tehditlerini), sevâblarını ve ikablarını (cezalarını) bilmektir. İlimlerin en üstünü de; Allahü teâlâyı, sıfatlarını ve isimlerini bilmektir.”
“Günahkâr ve fâsık insanlarla bulunmak vahşettir. Onlara rağbet ve muhabbet ahmaklıktır. Onlara yakınlık ise âcizliktir. Onlara itimâd, gevşeklik ve neticesi de kaybetmektir. Allahü teâlâ bir kulunun hayrını dilerse, onun dostluğunu ve yakınlığını kendisi ile ve zikriyle yapar. Yani, o kimse Allahü teâlâya dost olur ve onun zikriyle meşgûl olur. Ona tevekkül eder. O kimsenin, günahkârlara olan düşüncesini zayıflatır ve onlara itimâdını kaldırır.”
Ebü’l-Kâsım el-Mukrî hazretleri vefatından evvel hasta yatağında iken şu şiiri söylemiştir:
“Ey Allahım, kurtar beni bu sıkıntıdan/Benim bugün tek ümidim sensin/Ben iyice eridim bu hastalıktan/İlâcım yok, devâm yalnız sensin/İlâcım senin rahmetindir/Şifâm sana kavuşmaktır...”