ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Anadolu velîlerinden Abdürrahîm Tırsî Efendi Hızır aleyhisselâm ile görüşmeyi çok istiyordu. Bir gün hocası onu pazara elma almaya gönderdi. Pazardan dönerken yolda bir zat ile karşılaştı. O zât; “Sepetini aç, neyin olduğunu göreyim” dedi.
“O ZAT, HAZRETİ HIZIR İDİ!”
Abdürrahîm Efendi, sepeti açınca o zât içinden bir elma alıp yoluna devâm etti. Abdürrahîm Efendi de hocasının huzûruna gidip sepeti önüne koydu. Eşrefzade Rûmî, sepete bakınca; “Abdürrahîm, bu elmaların birisi eksik” dedi. O da; “Bir zât aldı” dedi. Hocası; “Hızır’ı görsem deyip dururdun, fakat bilsem demezdin. O zât Hızır idi. Gördün, fakat bilemedin” dedi. Bunun üzerine Abdürrahîm Efendi; “Ah görsem ve bilsem” diye Eşrefzade Rûmî’den ricâda bulundu. Hocası; “İnşaallah bu gece görürsün“ buyurdu... 
Abdürrahîm Efendi gece dergâhın bahçesinde, Hızır aleyhisselâmı gördü. Ondan duâ istedi. Hızır aleyhisselâm da; “Yâ Abdürrahîm! Hizmetinde olduğun zâtın kadrini ve kıymetini bil. Ondan hayır duâ iste, bizden değil. Bir üstada talebe olan, sadece ona hizmet etsin ve ondan himmet beklesin. Başkasına bakmasın, Hızır bile olsa” buyurup gözden kayboldu...

“KORKUT’TAN EVLAT GELMEZ!”
Şehzâde Korkut’un annesi olan Sultan İkinci Bâyezîd’in hanımı, bir gün Abdurrahîm Tırsî’nin hanımından; “Abdürrahîm Tırsî’den ricâ edip, yardım taleb ederiz. Sultan Bâyezîd’den sonra oğlum Korkut pâdişâh olsun” diye ricâda bulundu. O da bu dileği beyine söyledi. Bu hanım, bir gece rüyâsında Peygamber efendimizin huzûrunda bir meclisin kurulduğunu gördü. Abdürrahîm Tırsî de orada idi ve Peygamber efendimize şehzâdelerin hangisinin tahta geçmesinin daha uygun olacağını soruyordu. Sultan-ül-Enbiyâ buyurdu ki: “Padişah olacak olan, Sultan Selîm’dir. Abdürrahîm Tırsî’nin dileği de budur.” Uyanınca hanımı hemen Abdürrahîm Tırsî’nin yanına gidip rüyâsını anlattı ve; “Niçin Şehzâde Selîm’in pâdişâh olmasını istediniz?” dedi. Bunun üzerine Abdürrahîm Tırsî; “Ey hocamın kızı! Şehzâde Korkut’tan evlat gelmez. Âl-i Osmân’ın nesli yok mu olsun? Bu, Hak teâlânın rızâsına muhâliftir” buyurdu.
Abdürrahîm Tırsî, 1520 (H.927) senesinde İznik’te vefât etti. Vefat etmeden evvel: “Allahü teala bilir ki, Sultan Selim de bu sene vefat etse gerektir” buyurdu. Nitekim birkaç ay sonra da Sultan Selim vefat etti...
Tüm İçerikler