ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Ebû Said Fârûkî, Hindistan’da yaşamış olan evliyanın büyüklerindendir. İmam-ı Rabbânî hazretlerinin torunlarındandır. 1782 (H. 1196) senesinde Rampur şehrinde dünyaya geldi. Daha çocuk iken salih ve kıymetli bir zat olacağı alametleri yüzünden belli idi. On yaşında iken Kur’ân-ı kerimi eberledi. Daha sonra hacca gittiğinde Harem-i şerifte Kur’ân-ı kerim okudu. Dinleyenler hayran oldular. Memleketine döndüğünde Kadı Beydâvî tefsirini ve Sahih-i Müslim şerhini okudu... Çok talebe yetiştirdi...
Ebû Said Fârûkî, Delhi’ye giderek Abdullah-ı Dehlevi hazretlerine intisâb etti. Kısa zamanda Müceddidiye yolunun büyüklerinden oldu. Hocasının vefatından sonra onun yerine geçerek talebe yetiştirdi.
1833 (H. 1249) senesinde hacca giden Ebû Said Fârûkî, oğlu Şâh Ahmed Saîd’i kendi yerine bıraktı. Her uğradığı şehir halkı, gelişini şeref, nîmet ve bereket bilip, huzur ve sohbetine koştu. Ramazân-ı şerîfte Bander Münebbî’de idiler. Burada terâvih namazında bir hatim okudu. Şevval’in başında gemiye binip Zilhicce’nin başında Cidde’ye ulaştılar. Mevlânâ Muhammed Cân hazretleri o zaman sanki Harem’in en büyük âlimi idi. Karşılamaya geldi. Zilhicce’nin ikisi veyâ üçünde Mekke’ye gitti.
Haremeyn halkı, kâdıları, müftîleri, ümerâ ve ulemâsı ile birlikte son derece tâzim ve hürmetle huzûruna geldiler. Şeyh Abdullah Sirâc, Şâfiî müftîsi Şeyh Ömer, Müftî Seyyid Abdullah Mirgânî Hanefî, amcası Şeyh Yâsîn Hanefî, Şeyh Muhammed Âbid Sindî ve diğer meşhûr zâtlar onunla görüşmeye geldiler.

Bayram günü vefât etti
Ebû Said Fârûkî hazretleri, Haremeyn-i şerîfeyni ziyâretten sonra, vatanına dönmek üzere yola çıktı. Yolda hastalığı gitgide şiddetlendi. Ramazân-ı şerîfin ilk günü oruç tuttu. “Zarar vermezse hepsini tutarım” buyurdu. Ramazanın yirmi ikisinde Tunk beldesine geldi. Nevvab Vezîrüddevle çok hürmet ve ikram gösterdi. Bayram günü sekarât ve ölüm hâli görüldü. Öğle namazından sonra, hâfızın Yâsîn-i şerîf okumasını emretti. Üç defâ dinledi. Sonra “Yeter” buyurdu. “Az kaldı” dedi ve; “Bugün Nevvâb eve gelmesin. Ümerânın gelmesinden zulmet hâsıl oluyor” buyurdu. 1834 (H.1250) senesinde elli üç yaşında iken Ramazan bayramı günü öğle ile ikindi arası vefât eyledi...
Tüm İçerikler