Mevlânâ Semsüddin Muhammed Ruci, Mevlânâ Sadeddîn Kaşgarî hazretlerinin talebelerindendir. 820 yılı Berat gecesinde Herat yakınlarında Ruc isimli köyde dünyaya geldi. Onun doğumu hakkında şöyle anlatılır:
Annesi beş yaşındaki bir oğlunu kaybeder. Çok hüzünlüdür. O gece rüyasında Resûlullah Efendimizi görür. Kadıncağıza şu müjdeyi verir: “Gam çekme! Gönlünü hoş tut ki, Allahü teala sana devlet sahibi ve uzun ömürlü bir oğul ihsan edecektir!”...Ve o gün gelir, bu mübarek hatun Mevlânâ Semsüddin Muhammed’i dünyaya getirir ve ona sık sık; “Bana rüyada müjdeledikleri oğul sensin!” derdi... Talebe olmak arzusu...
Mevlânâ Semsüddin Muhammed, çocukluğunda bile yalnızlığa ve öbür çocuklardan çekingen bir mizaca malikti. Baba evinde kendisine mahsus bir hücre edinip zamanını orada geçiriyordu. Babası, ticaretle uğraşan, mal ve katar katar hayvan sahibiydi. Semsüddin Muhammed, bu mesleğe yanaşmadı. İçinde bir mürşide talebe olmak arzusu galip gelince, köyünden Herat şehrine giderek Şeyh Zeynüddin Hâfî halifelerinden Mevlânâ Sadeddîn Kaşgarî hazretlerine talebe oldu. Yıllarca Herat Camiinde isteklileri Hakka davet etti...
Bu mübarek zat, Hicri 904 senesi Ramazanın on altıncı günü son nefesini verdi. Vefatı sırasında yakınlardan biri sordu:
“Sizden sonra kime yönelmemiz lâzımdır?”
Buyurdu ki: “Kime meyliniz ve itikadınız varsa ona...”
Yine sordular: “Yine size teveccüh etmekte devam etsek nasıl olur?”
Buyurdu ki:
“Zararlı olmaz!” Ve devam ettiler:
Bir evden bir eve geçmiş gibi!
“O kimseler ki taayyün etmişlerdir, bir hâlden bir hâle, bir sıfattan bir sıfata intikâl ederler.”
Ben bu sözden şunu anladım ki, (o kimseler velayet ve irşâd makamında taayyün etmişlerdir; ahirete geçtikleri zaman da Allah’ın velîleri ölmez, bir evden bir eve intikâl ederler) ölçüsü gereğince hâl ve sıfat değiştirirler ve bu değişiklik onların feyiz vermekte devam etmelerine mâni değildir. Hattâ ahirete intikâl, onların feyiz verme kudretlerini arttırır. Zira beşeriyet vücudundan sıyrılmış olmaları o vücudun arıza ve engellerinden kendilerini uzaklaştırmış ve artık tesirlerine hiçbir mâni kalmamıştır!”