Kutub İbrahim Efendi, Aziz Mahmud Hüdayi’nin şeyhi Üftade hazretlerinin torunudur. Aziz Mahmud Hüdayi Dergâhı’nda yetişmiş, Hüdayi hazretlerinden hilafet alarak Bursa’ya dönmüştür. Burada dedesi Üftade hazretlerinin zaviyesinde elli sene talebe yetiştirmekle meşgul olmuştur. İki yaşında yetim kaldı...
İki yaşında iken yetim kalan İbrahim, eniştesi Şah Muhammed Efendi’nin himayesinde büyümüştü. İbrahim Efendi, eniştesinin yanında on sekiz yaşına kadar devrinin resmi ilimlerini tahsil etti. Daha sonra Aziz Mahmud Hüdayi’nin arzusu üzerine İstanbul’a gelerek, Hüdayi hazretlerinin yanında dört yıl riyazet ve mücahedeye devam edip seyr ü sülûkunu tamamladı ve halifesi oldu.
Üftade hazretlerinin talebesi Hüdayi’den hilafet alarak Bursa’ya dönen Halil İbrahim Efendi’nin halk arasında “Kutub” namıyla şöhret bulması, O’nun kemalat ve faziletine delil olarak gösterilmektedir. Mısri Dergahı Şeyhi Mehmed Şemseddin Efendi “Ruhaniyetlerinden istimdad edenler, emeline nail olur” diyerek bunu teyit eder...
Mehmed Han duasını aldı
Halil İbrahim, aynı zamanda şairdir. “Sadık” mahlasıyla şiirler yazmıştır. Halifelerinden Akbaba İmam Mehmed Zaifi, kendisinin birçok güftesini bestelemiştir. “Anlar bizi” kafiyeli şiiri de Niyazi Mısri tarafından tahmis edilmiştir. Bu zat Kutub İbrahim Efendi’ye gayet derin bir hürmet duyar, huzurunda ayakta bekler ve “teberrüken” hizmetinde bulunurdu.
Sultan IV. Mehmed Han 1069 (1658) tarihinde Bursa’ya gelerek Halil İbrahim hazretlerini ziyaret etmiş ve duasını almıştır.
Türbenin dışına defnedildi
Kutub İbrahim Efendi, vefatı yaklaştığında, etrafındakilere şöyle buyurdu:
-Ben vefat edince, naaşımı türbeye defnetmeyin. Dedemin huzurunda cesedimin dahi ayak uzatması, ruhumu rahatsız eder!..
29 Ekim 1678’de vefat eden Kutup İbrahim Efendiyi, bu vasiyeti gereği, dedesinin türbesinin dışına defnetmişlerdir.