ARA
MEŞHURLARIN SON SÖZLERİ
 Hasan-ı Basrî hazretlerinin babası, Eshâb-ı kirâmdan Zeyd bin Sâbit’in kölesi olan Ca’fer idi. Annesi de, Ümm-i Seleme radıyallahü anhâ vâlidemizin câriyesi idi. Hasan-ı Basrî, on beş, on altı yaşlarındayken âilesiyle birlikte Medîne-i münevvereden ayrılarak zamânın önemli ilim merkezlerinden olan Basra’ya gitti. 
Hz. Ali ile sohbet etti
Babasının memleketi olan Basra’ya yerleştikten sonra Abdullah bin Abbâs, Enes bin Mâlik, Abdurrahmân bin Semûre, Semûre bin Cündeb, İyâd bin Himâr, Ma’kıl bin Yesâr ve Esved bin Serî radıyallahü anhüm gibi sahâbilerin ilim meclislerinde ve sohbetlerinde bulundu. Ayrıca, Hazreti Ali ile de sohbet ettiği bildirilmiştir. Bu mübarek zat, hadîs, tefsîr, fıkıh ilimlerinde yüksek ilim sâhibi idi.
Abdurrahmân bin Semûre komutasındaki orduyla Sicistan’a giden Hasan-ı Basrî rahmetullahi aleyh, ilmî çalışmalarının yanında fetih ordularına da katıldı. Yine İbn-i Ziyâd, Horasan’a vâli olunca onunla birlikte Horasan’a gitti. On sene kadar süren faâliyetleri sırasında birçok sahâbî ile görüştü. Onlardan ilim öğrendi ve rivâyetlerde bulundu. Daha sonra Basra’ya dönüp orada bulunan sahâbîlerden ve Tâbiînin büyüklerinden ders almaya devâm etti. Böylece Eshâb-ı kirâmın Peygamberimizden naklen bildirdiği îtikâd, îmân, zâhir ilimlerini iyice öğrendi ve yetişti.
Vefât etmeden az önce, bir müddet kendinden geçti ve tekrar ayıldı. Sonra da; 
“Beni Cennetlerden, pınarlardan ve güzel konaklardan uyandırdınız” buyurdu.

Bir cuma gecesi... 
Normal fasîh ve beliğ konuşma melekesini kaybetti. 728 (H. 110) senesi Receb ayının evvelinde bir cuma gecesi Kelime-i şehâdet getirerek vefât etti. Rûhunu teslim ettiği anda seksen sekiz yaşındaydı. Cenâzesini talebelerinden Eyyûb ile Humeydü’t-Tavîl yıkadılar. Cuma namazından sonra cenâze namazı kılındı. Bütün Basra halkı onun cenâzesinde bulundu. Onun cenâzesinde meşgûl olmaları sebebiyle o gün ikindi namazı câmide cemâatle kılınamadı. Sâlihiyye denilen yerde defnedildi. Kabri hâlen sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir
Tüm İçerikler